Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
Uygulamamızı İndir

8 Mart'ta dördüncü cemre kadınların yüreğine düşer

Varsayılan Resim

Antalya Kadın Dayanışma Platformu bugün Serbest Kürsü'de
‘Kurtulmak için bir başkasına bel bağlamak, yıkılmanın en güvenli yoludur.’

Simone De Beauvoir

Bir yıldır tüm dünyayı kasıp kavuran bir salgının esiri olduk. Binlerce canı bu yüzden yitirdik. Her tufanda olduğu gibi bunda da en çok acıyı kadınlar çekti. Sevdiklerini yitirdiler, eşi ya da diğer erkeklerin sürekli evde olmasından dolayı, hizmetlerinin sonu gelmedi. Daha çok öldürüldüler, daha çok şiddet gördüler, hırpalandılar. En kısa ay olan Şubat’ta 33 kadın erkek eliyle yaşamını yitirdi. 2020 yılında 400’den fazla kadın öldürüldü, öldürülmeye devam ediyor. Biz kadınlar buna ‘Kadın kırımı ya da cins kırımı’ diyoruz. Yalnızca kadınlar değil elbette LGBTİ+ üyeleri, çocuklar da cinayete ve şiddete uğruyor. Kadın uyandıkça, sistem onu cezalandırıyor. Kadını anneliğe hapsedip dört duvar arasında yaşamasını istiyor.

*****

Dünyanın her yerinde 8 Mart gelince, kadınlar hak arama bayramı yaparlar. Dünyanın aslında ne kadar küçük, kadınların ne kadar direngen, üretken, dayanışma içinde olduklarını tüm dünyaya haykırırlar. 164 yıl önce yakılan meşaleyi ellerine alarak, unutturmayacaklarını, dünyayı kadınların güzelleştireceğini, hayatın yaşanası hale gelmesini sağlayacaklarını, sözün özü insanlığın yüzünü kadınların güldüreceğini, duymayan kulaklara dek haykırırlar. Her yer mora keser. Çiçekler mor açar, kuşlar mor öter, şarkıların en moru dile gelir. İlle de kadınlar mor kuşanır, mor dövizlerle, mor sloganlar haykırırlar, mor türküler söylerler. Kadına kıymaya çalışanların utanıp da yüzü morarana dek haykırırlar. Özgürlük şarkısı dağlara ulaşır, eşitlik türküsü bulutlara değer. Bu yıl belki sokaklar eskisi gibi el ele kol kola halaylarla dolamayacak ama Attolos Heykeli’nin orada basın açıklaması, 8 Mart feminist gece yürüyüşü yine yapılacak. Çünkü hiç bir salgın ya da baskı, 8 Mart gelince kadınları durduramaz. Yüreğe düşen cemre, kadınları uyandırır. Şimdiye dek yazılan tarihlerde yok sayılan kadın, kendi tarihini kendisinin yazma zamanı çoktan gelmiştir. 8 Mart’tan başlatır kadın tarihini yeniden yazmaya. Bunca coşku, öfke, direnç ne zaman başlamış, bu kıvılcımı kim tutuşturmuş, kısaca tarihe bakalım.

1857’de New York’ta 40.000 dokuma işçisi, 8 saat çalışmak ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi için greve gider. Polis, fabrikanın kapısını kilitler, işçiler içeride kalır. Bir de yangın çıkarılır, yangında 129 işçi yaşamını yitirir. İşçilerin çoğu kadındır. Cenaze törenine on bin kişi katılır. Bu olay, dünyada yankısını bulurken, yine kadınların emeğiyle 1912 yılında anma günü olarak karara bağlanır. Ülkemizde ilk kez 1921’de anma günleri başlar. 1975 yılında anmalar, salondan sokağa taşınır. 1980’de yasaklanır. 1984’te tekrar 8 Mart etkinlikleri başlar. Antalya’da ise 1997 yılında ilk kez 8 Mart yürüyüşü 2000 kişiyle gerçekleşir. Erkekler de en arka sırada ellerinde tencere tavayla yürüyerek, kadınları desteklerler. O günden beri her yıl, daha bir coşku ve çoğunlukla 8 Mart etkinlikleri gerçekleşmektedir.

*****

Avrupa ülkelerinde 13 YY. ile 17 YY. arasında 6 milyon kadın cadı diye yakılmıştır. Ondan sonra kadın mücadelesi ile kadın tarihi yeniden yazılmış, yasalar kadının haklarını korumak zorunda kalmıştır. Bizde de kadın tarihi unutturulmaya çalışılmış, kadın mücadelesi engellenmiş, kadınlar yanıltılmıştır. Ama artık kadınlar tarihi yazmaya başlamıştır. Bundan sonra engelleme çabaları başarılı olamayacaktır. Kadına yapılan her türlü saldırı zavallıdır. İster basında olsun, ister sokakta.

*****

8 Mart, kadınlar için bir hak arama ve insanca yaşamı talep etme günüdür. Çiçek, tencere, tava hediye etme günü değildir. Hele medya programlarında ‘Kadınlarımız’ diye başlayan nutukları dinleme ve kabul etme günü hiç değildir. Kadınlar, sahip istemezler, çünkü bireydirler, o nedenle ‘Mız’ ekini kullanmaya kimsenin hakkı yoktur. Kadınları yanıltmak için karanfil dağıtmak, bu günün içini boşaltma çabalarıdır. Oysa bugün eğlence günü değil, hak arama günüdür. Hesap sorma günüdür. Kadın cinayeti sıralamasında Antalya 5. sıradan, 2. sıraya geçmiştir, bunun nedenlerini sorma, sorumlulara sorumluluğunu duyurma günüdür. İlle de dayanışma günüdür. Kadınlar dayanışırsa dünya güzelleşecektir. Bunu bilenler, kadınların dayanışmasını engellemek için bir sürü yatırım yapmaktadırlar. Bu tuzaklara düşmemek için kadın dayanışmasını güçlendirmeli, İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkmalı, kadın örgütlerinden en yakınına hemen üye olmalıdır.

Yaşasın kadın dayanışması.

Yaşasın 8 Mart…

Antalya Kadın Dayanışma Platformu Kamile Yılmaz

Haber Muhabiri: Mehmet USLU