Tarihin izlerini günümüze taşıyan, geçmişin en gerçekçi tanıkları olan Antalya’nın hanlarını ziyaret etmeye ne dersiniz?
OSMANLI döneminde, günümüzün küçük sanayi sitelerinin işlevlerine sahip olan hanlar, işlevlerine göre ‘ticaret hanları’ ve ‘yolcu hanları’ olmak üzere iki farklı kategoriye ayrılıyordu. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde şehir merkezlerinde konaklama ve ticaret amacıyla inşa edilen büyük müesseselere han, ismi verilirdi. Büyük bir bölümü Selçuklu döneminde yapılmış, sosyal ve ticari hayatın önemli merkezlerinde yer alan, avlularında dükkanların olduğu, katlarında yolcuların dinlenebildiği odaların bulunduğu hanlar mevcuttu.
Ağırladığı turist bakımından ‘turizmin başkenti’ olarak nitelendirilen Antalya; sadece deniz, kum ve güneş üçlüsüyle değil sahip olduğu tarihi değerleriyle de ziyaretçilerini cezbetmeye devam ediyor. Tarihi ve kültürel değerleriyle dünyanın en önemli turizm destinasyonları arasında gösterilen kentin farklı ilçelerinde bulunan hanlar, her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilen noktalar arasında yer alıyor. Yazımızda sizler için Antalya’nın tarihi hanlarını araştırdık. İşte tüm detaylarıyla o hanlar…
ALARA HANTürkiye’nin en büyük kervansaraylarından olan Alara Han, özellikle sanatseverlerin görmesi gereken muhteşem bir yapı. Alara Han, Alara Kalesi’nin alınması sonrası bölgeye gelen kervanların ihtiyacını karşılamak ve güvenliğini sağlamak amacıyla 1231 yılında inşa edilir. 38 m. x 50 m. ebatlarında inşa edilen han çoğunlukla kesme taştan inşa edilmiş. İçerisine girdiğinizde uzun bir koridor ve etrafında sağlı sollu odalar bulunuyor. Bunların dışında bir mescit ve çeşmesi de var. Birçok Selçuklu eserinde olduğu gibi yapının en dikkat çeken kısmı kaleye bakan taç kapısı. Üzerinde bulunan kitabesinde, 1231 yılında Sultan Alaaddin Keykubat tarafından yaptırıldığı yazar.
ŞARAPSA HAN
Antalya’nın Alanya ilçesine bağlı Konaklı beldesi sınırları içerisinde bulunan han, Antalya-Alanya karayolunun üzerinde, Antalya’ya 12 km mesafede bulunur. Hanın adını civardaki Şarapsu Köyü’nden aldığı söylenmektedir. Çeşitli yayınlarda Şarafsa, Sarafsa gibi isimlerle anılan yapı bulunduğu bölgede Serapsu Han adı ile bilinmektedir. Han ve mescidin taçkapılarında moloz taş dolgu kesme taşla kaplanmıştır. Hanın iç mekânında sivri beşik tonozu destekleyen sivri kemerlerde düzgün kesme taşlar tercih edilmiştir. Hanın cephelerinde farklı boyutlarda yontulmuş kesme taşlar yer alır. Cephelerinde görülen duvar örgüsünün, yapının geçirdiği onarımlar sırasında farklılaştığı bilinmektedir. Yapıda kullanılan devşirme malzeme haricinde süslemeye sadece taçkapının, sivri kemer içerisine alınmış, yarım yuvarlak kavsarasını iki yanda destekleyen trompların alt kısmında yarım yıldız motiflerine yer verilmiştir.
EVDİR HAN
Evdir Han’ın büyük bir bölümü harap olsa da kuzeybatı cephe duvarları hala ayaktadır. Selçuklu sanatının en güzel örneklerinden biri olan Evdir Han’ın, büyük ölçüde mermer kullanıldığı görülen taç kapısında, süslemelerle karşılaşılır. Hemen hemen tamamıyla bezemeli olan bu kısımda, çeşitli geometrik motifler görülmektedir. Kareye yakın bir dikdörtgen plana sahip, simetrik özellikler gösteren yapı, Selçuklu Dönemi kervansaraylarında görülen açık avlulu, dört ana eyvanlı plan tipinin Anadolu’daki iki örneğinden biri olması açısından ayrı bir önem taşımaktadır. Beden duvarlarının tümü kesme taş, üst örtü moloz taştır. İç avlusunun etrafında, kalın kesme taş payeler üzerine oturtulan kesme taş örgülü, sivri kemerli revaklar vardır. Kapalı mekanlar şeklinde, revaklara açılan hücreler mevcuttur.
TEK KAPILI HAN
Tek Kapılı Han, doğusundaki İki Kapılı Han’a bitişik olup, kuzey-güney yönünde uzanan ince-uzun bir avlu etrafını çeviren iki katlı 50 bağımsız mekândan oluşmaktadır. 1500 metrekarelik bir alana yayılan hanın avlusu ticari malların pazarlandığı bir alan olarak kullanılmıştır. Moloz taşlardan oluşturulan alt kattaki geniş kemerli açıklıklara sahip mekânlar dükkân, depo ve yemekhane alanları olmaları yanında yük hayvanlarının barınması amacıyla da kullanılmıştır. Develerin yük hayvanı olarak kullanıldıkları göz önüne alındığında tonoz örtülü bu mekânların yüksek tutulmalarındaki amaç daha iyi anlaşılmaktadır. Kaleiçi konutlarında olduğu gibi bağdadi teknikte inşa edilen üst kat mekânları alt kata oranla daha alçaktır ve tamamıyla konaklama mekânları olarak kullanılmışlardır. Alt kat mekânları günümüzde hediyelik eşya dükkânları olarak kullanılmaktadır.
İKİ KAPILI HAN
Dikdörtgen planlı olup kuzey ve batısında iki katlı 11 mekân, doğu kanadında ise tek katlı 12 mekân bulunmaktadır. Yapı malzemesi ve iki katlı mimarisi Tek Kapılı Han’da olduğu gibidir; altta moloz taş ve tonoz örtü, üst kat ahşap işçiliklidir. Büyük avlusunda orijinalde hemen her han yapısında olduğu gibi bir su kuyusu bulunmaktadır. Bugünkü durumu ile insana huzur veren İki Kapılı Han, tarihi ile ilgili de ilgi çekici bir arşive sahip. Antalya’nın sivil tarihçisi olarak bilinen Hüseyin Çimrin, İki Kapılı Han ile ilgili olarak, “1875 yılında yayınlanan Konya Vilayet Salnamesi’ne göre, Antalya merkezde eskiden 7 adet han vardı. İşlev ve özelliklerini kaybeden bu hanlardan günümüze yalnız Tek Kapılı Han ile İki Kapılı Han kalmıştır” şeklinde konuşmuştur.