ANTALYA’YA deniz müzesi

DTO Başkanı Ahmet Çetin, deniz kenarında yer almasına rağmen Antalya'da denizi bilen insanların az olduğuna dikkat çekerek, 'Denizciliğin bu şehirde kültürel anlamda yaşaması için denizcilik müzesi yapılmalı' dedi
DENİZ Ticaret Odası (DTO) Antalya Şube Başkanı Ahmet Çetin, Antalya’nın deniz kenarında yer almasına ve deniz tarihi geçmişi olmasına rağmen kentte deniz müzesi yapımında geç kalındığına dikkat çekti. Çetin, ‘Antalya deniz kenarında olmasına rağmen denizi bilen insanların yaşadığı bir coğrafya değil. Şehrimiz insanının deniz ve denizcilik kültürü ile daha çok kaynaşabilmesi için kentimizde deniz müzesinin olması gerekiyor. Denizciliğin bu şehirde kültürel anlamda yaşaması için denizcilik müzesini çok önemsiyoruz. Antalya’nın sosyal kültürel anlamda çok geç kaldığı bir konu bu’ dedi.

Toplumda deniz ve denizi koruma bilincinin arttırılması gerektiğini söyleyen Çetin, ‘Dünyada deniz kenarında olan hiçbir ülke yoktur ki deniz müzesi olmasın. Deniz müzesinin deniz ticareti ile ne alakası var denilebilir ama denizci toplumu olabilmek, denizi kullanabilmek için denizi bilmek lazım. Toplumun deniz bilincinin arttırılması bu nedenle bizim açımızdan çok önemli. Denizi kullanma korunma bilincinin yeşerdiği yerler de müzelerdir. Deniz müzesinden kastımız, müzeye ailesiyle gelen bir çocuğun ya da gencin, ailesiyle birliktegeminin dümen kolunu çevirebileceği, bir gemici bağını yapmayı öğrenebileceği, çağımız teknolojisini kullanarak Antalya’nın deniz tarihi hakkında bilgi alabileceği, bir kültür kurumu. Antalya geçmişte çok önemli stratejik su geçiş noktasında yer aldı. Zamanla bu özelliğini kaybetti ama özellikle İpek Yolu’nun karadan denize taşınmasında Antalya çok önemli ticaret limanlarından bir tanesi konumunda yer aldı. Antalya’nın bu nedenle denizle ilgili birikiminin sergileneceği ve yeni nesillere aktarılacağı ivedi bir müzeye ihtiyacı var’ diye konuştu.

DENİZ TURİZMİ GÖZ ARDI EDİLİYOR

Deniz turizminin ülke ekonomisine ciddi katkısı olduğunu belirten Çetin, ‘Deniz turizmi kütle turizmine katma değer sağlayan çok önemli bir değer. Deniz turizmi algısını oluşturmamız lazım. Çünkü turizmciler turizmi sadece otel, yatak ve plaj zannediyorlar. Marina turu da bir turizmdir, su sporu işletmesi bir turizmdir. Bizim üyelerimiz ve yaptıkları iş göz ardı ediliyor. Üyelerimizin turizm sektörüne sağladığı katkı çok görülmüyor. İddia ediyoruz Türkiye’nin turizmden kazandığı gelirlerinin yüzde 20-25’i pek görülmese de deniz turizminden sağlıyor. 2018 yılı verilerine bakılınca da görülüyor. Oda olarak amacımız iş kollarını su sporu, dalış okulu, günü birlik tur tekneciliği, yat marina işletmeciliği üyelerimizin yüzde 80’inini oluşturan iş kolunun mevzuat, hukuki anlamındaki sorunlarını gidermek, onların ticaretinin daha da yükselmesini sağlamak’ dedi.

Oda olarak her önüne gelenin denizcilik mesleği ile uğraşmaması için yasal anlamda çalışmaları yürüttüklerini söyleyen Çetin, şöyle konuştu: ‘Her cebinde parası olan insan önceden bizim meslek gruplarında iş yapabiliyordu. Tarlası olan tarlasını satıp bir yat alarak denizcilik yapabiliyordu. Biz bunun önüne geçmek istiyoruz ve bu konuda çalışmalarımızı ve görüşmelerimizi gerçekleştiriyoruz.Çünkü bizim meslek gruplarımızda işini ehliyle yapan insanlar var. Bu işler riskli işler.’

BAKIM LİMANLARINA İHTİYAÇ VAR

Deniz turizminde faaliyet gösteren deniz araçlarının emniyetli bakım limanlarına ihtiyacı olduğunu belirten Çetin sözlerini şöyle sürdürdü: ‘Bölgemizdeki deniz yapılarının büyük çoğunluğu marina ve balıkçı barınaklarından oluşuyor. 500 tekne sahibi Antalya’da yaklaşık yılda 1 buçuk milyonun üzerinde turiste günü birlik tekne turu hizmeti veriyor. Bizim teknelerimiz marinalar, kaliteli hizmet verdikleri için fiyatları çok yüksek. Deniz turizminde faaliyet gösteren deniz araçlarının emniyetli bakım limanlarına ihtiyacı var. Kaleiçi Yat Limanı’nın mendireği tam korunaklı değil. Antalya’nın deniz turizm araçlarının, yatlarının, günü birlik tur teknelerinin barınma, bakımları ve tadilat yerlerine ihtiyacı var.’

ÖZEL/ Deniz TOPKAYA