Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
Uygulamamızı İndir

Antalya’ya yeni otel gerekli mi? (2)

Varsayılan Resim

Turizmci Recep Yavuz Serbest Kürsü'de
Bu yıl çok ilginç bir sezondan geçiyoruz. Benim 35 yılda yaşadığım en ilginç sezon diyebilirim. Bütün dünya şaşkın! Hazırlıksız yakalanılan bu sezonu kotarabilmekte zorlanıyorlar. Doğrularla yanlışlar, gerçeklerle ütopyalar birbirine geçmiş durumda. Ne talepler gerçekçi, ne fiyatlar… Turist de, turizmci de ölçmede zorlanıyoruz. Tatiline ödediği yüksek paraya inanamayan turist de var, ürününün ne kadar yüksek bir fiyatla talep gördüğüne şaşıran turizmci de.

Ne yeniden hareketlenen pandemi, ne Rusya – Ukrayna savaşı, ne tatil fiyatlarının aşırı artması, ne havalimanlarındaki yoğunluk, ne de kendi ülkelerindeki hayat pahalılığı turistleri seyahatlerinden alıkoyabiliyor.

İki yıldır dizginlenen seyahat arzusu bütün olumsuzluklara rağmen durdurulamıyor. İki aydır her gün en az 2,5 milyon insan tatile gidiyor.

Tabii ki bunun sıra dışı, istisnai bir nedeni var:

İnsanlar bedeli ne olursa olsun hafızalarındaki kabus gibi geçen pandemi günlerini güneşte eritip, denizin tuzlu suyuna bırakarak artık o günleri unutmak istiyorlar.

Şu anda yaşadığımızda bu psikolojinin sonucu oluşan suni talep. Aman böyle sezonlara dikkat edelim !… Bu sezonu ayrı bir yere koymak gerekir. Deniz hala dalgalı…

Turizmde krizlere olduğu kadar, suni ve geçici yoğunluk yaşanan sezonlara da dikkat etmek gerekir. Krizlerdeki durgunluklar, hemen ertesindeki yoğunlukların da habercisidir aynı zamanda. Aynı bu yıl yaşadığımız gibi.

Ancak, bu çok uzun süre böyle devam etmeyecek ve önümüzdeki dönemlerde her şey daha sağlıklı ve uzun soluklu devam etmek üzere eski dinginliğine dönecek.

Bunu göz ardı etmemek ve adımlarımızı buna göre atmak, ömrümüzü uzatır.

Ne hep iyi sezonlar olacak, ne de hep kötü sezonlar !.. Turizm tahterevalli gibi işte, bir yükseleceğiz, bir alçalacağız… Yukarıdayken aşağıyı, aşağıdayken yukarıyı düşüneceğiz. Ama düşmeden!..

Bu bağlamda özellikle Antalya gibi otel yoğunluğu dünya ortalamasının çok üstünde olan bir şehirde yeni tesislerin yapılmasına ışık yakılması bana bu şartlarda çok elzem gözükmüyor. Halihazırda var olan onca tesisin doluluğu her gün tartışılırken, turizm türbülanstan henüz çıkamamışken ve daha kimse birkaç yıl sonrasını göremezken yeni tesislerin teşvik edilmesi ne kadar gerekli bilemiyorum?

Kültür Turizm bakanlığı 21 Temmuz günü Resmi Gazetede yayınlanan duyurusu ile Antalya ili sınırlarındaki hazine arazilerinin otel yatırımına dönüşmesinin önünü açtı. Buna göre Antalya Kemer Çamyuva’da 1000 yataklı 5 yıldızlı bir otel veya tatil köyü, Tekirova’da 500 yataklı bir otel, Göynük’te 1000 yataklı 5 yıldızlı bir otel, Alanya Mahmutlar ‘da 250 yataklı 5 yıldızlı Golf Oteli, Okurcalar’da 400 yataklı Golf tesisi, Emişbeleni’de 200 yataklı Golf tesisi, Belek’te 1200 yataklı 5 yıldızlı otel, Gazipaşa’da 4 veya 5 yıldızlı 700 şer yataklı 3 tesis için de ihale açıldı. Alanya ve Belek’tekilerin orman arazisi içinde olduğunu da göz ardı etmeyelim.

10 YENİ OTEL, 6650 YATAK MI GELECEK?

Böylelikle günübirlik tesisler ve personel lojmanları hariç Antalya’ya 6650 yatak kapasiteli 10 yeni tesisin önü açılmış oluyor. Hani demiştim ya, o zamanlar yeni her bir otele seviniyorum diye, artık öyle değil… Doyuma ulaştığımızı ve biraz sindirme sürecine girmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bunu vizyonsuzluk ve dar görüşlülük olarak görmeyin lütfen! Turizmin büyümesi, ancak sağlıklı büyümesi tabii ki benim de dileğim. Ama an itibarı ile hem daha uzun yıllar yetecek yatak kapasitemiz var, hem de sürekli S.O.S veren doğa ile birlikte büyüme zorunluğumuz. Çoğu sohbetimizde ‘artık çok otel yapıldı, yeter!’ serzenişindeki turizmcilerin sesi hala çınlıyor kulaklarımda.

OTEL YERİNE BİYOSFER REZERV ALANI

Benim gönlümden geçen yeni otellerden ziyade, su kıtlığının, iklim değişikliğinin, kuraklığın, orman yangınlarının, su baskınlarının etrafımızı ağ gibi ördüğü günümüzde, doğası ve tarihi ile övündüğümüz Antalya’nın yeni otellerden ziyade bir Biyosfer Rezerv alanına biran önce kavuşmasıdır. İnsanın doğa ile baş ederek iyi geçinmesi, böylelikle refah içinde ve uzun soluklu bir hayata kavuşması için oluşturulan Biyosfer Rezerv alanı ülkemizde sadece Artvin’in Camili köyünde oluşturuldu. Antalya bu hamle ile rakiplerinin çok çok önüne geçebilir. Turizm artık doğa ile birlikte düşünülüyor. Biz Alanya’ya 3 Golf tesisi planlarlarken, Venedik su kıtlığından dolayı turistlerin şişe suyu kullanmalarını yasaklandı, sadece şebeke suyu içebilecekler. Böyle belirsiz dönemlerde sağlıklı karar vermek çok kolay değil, birlikte düşünüp, tartışıp sonunda doğrusunu buluruz…

Turizmci Recep Yavuz

Haber Muhabiri: Zeki USLU