Bugün biraz nostalji yapalım mı? Mazinin tozunu alalım mesela. Ve de müzik dünyasının 1970'li yıllarına gidelim. O dönemin müzik dünyasını, 29 ayrı dilde söylediği şarkılarla sallayan Lirik Tenor Selim Sam ile köşe kapmaca oynayalım!
DUYGULARIN romantizme tavan yaptırdığı 70’li yıllar… Aşklar, sevdalar müziğin hoş nağmeleri ile flört edilen yıllar. Ben nostaljiyi çok seviyorum. Geçmişle köşe kapmaca oynamak gibi geliyor bana. Şimdi 1960’lı, 70’li yılların müzik dünyasına gidelim. O yılların gençliğinin ilahıydı sanatçı Selim Sam. Okuduğu Batı Müziği ile duyguları insanın ruhuna dokundururdu. Bilenler bilir, özellikle de Charles Aznavur ve Adamo’nun hala kulaklardan silinmeyen parçaları, Selim Sam’ın kendi duygularını da perçinlediği sesinden bir başka tınıda dinlenirdi. Opera tadında seslendirdiği parçalarla da müzik dünyasına imzasını atan sanatçı, günümüzde müziğin ticari amaçla yapılmasını eleştiriyor ve ‘Müzikte insan faktörü ön plandadır’ hatırlatmasını yapıyor.
5 DİL, 29 AYRI DİLDE ŞARKI
Selim Sam, dünün profesyonel Batı Müziği sanatçısı bugünün başarılı iş adamı. Sadece Türkiye’de değil yurtdışında da adını duyuran İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Arapça, Almanca olmak üzere 5 dil bilen ve de 29 ayrı dilde farklı ülkelerin farklı kentlerinde sahne alan 70’li yılların sevilen ismi. Şimdilerde Antalya’da yaşıyor ve ‘Huzur var bu kentte’ diyor. Tanış olmak için çalıyorum Lara’daki ofisinin kapısını. Özel biri saygısı, açık yürekliliği, özenli tavrı, samimiyeti ve kuralları ile şaşırttı biraz beni. Sohbet ederken, daha doğrusu konudan konuya atlarken, müziğin dışında bir özelliğini daha öğreniyorum Selim Sam’ın. 25 yıldır İslam alimlerinden eğitimini aldığı İslamiyet ve İslam Tarihi konusunda derin kültürü. Çözmek ve anlamak biraz zor gibi Selim Sam’ı. Haa bir de yine müzik dünyasının farklı yorumcusu Leman Sam var tabii konumuzun içinde. Kızları var, yine sanat dünyasında Şevval Sam ve Şehnaz Sam. Sohbet keyifli bir o kadar da şaşırtıcı.
Selim Sam’ın sanat hayatı?
‘Müzik hayatıma profesyonel olarak 1966’da Ankara’da İlhan Feyman Orkestrası ile başladım. Müzik piyasasına ise Hürriyet Gazetesi’nin açtığı ‘Altın Ses’ yarışması ile girdim. Yarışmayı 2’ncilikle kazandım ve teklifler gelmeye başladı ancak sizin istediğiniz şarkıları söyleyemem diye reddettim. Çünkü benim bir şarkıyı yorumlamam için hissetmem duymam gerekir, yani söylediğim parça bana dokunmalı, duygulandırmalı. Ben o dönemler sesim de benzediği için Adamo’nun parçalarını seslendiriyordum isteyerek ve kendi duygularımı katarak. 1971 yılında Ankara Devlet Operası’nda Verdi’nin Rigeletto’sunda birinci tenor olarak oynadım. Çocukluğum İtalya Napoli’de geçti ve de müziğe merak Napoli’de başladı, devam etti’.
Besteleriniz var mı?
‘Beste ve güfte gibi çalışmalarım olmadı. Çünkü müziği ticaret için yapmıyordum. Para için değil sanat için sahne yaptım. Bende stres, hırs yoktur tabiri caizse sinirlerim alınmıştır. Ben içimden geldiği gibi söyler, içimden geldiği gibi yaşarım. Bu arada Dostlarımla ve Ah Şu Kadınlar isimli iki plak çıkardım. Ve o yıllarda (67-77) plaklar listelere girdi, tam anlamıyla patladı. Tadında bıraktım. Tevazu göstermeli miyim bilemiyorum ama, Rusça, İbranice, Arapça, Japonca, Çince, Fransızca gibi 29 ayrı dilde şarkı söylüyorum. Ve uluslararası sahne aldım. Yunanistan, Almanya, Beyrut, İsviçre ve Avusturya gibi.’
Müziği hobi olarak mı yaptınız?
‘Evet tam da öyle. Yıllarca müziği hobi olarak yaptım. Gençliğimde profesyonel olarak çalıştım ancak yurt dışında sahne aldım. Berlin, Atina, Paris, Viyana. Ve bir anı, Paris’te dünyanın en büyük müzikholü Folies Bergeres’in sahibi Madam Helene Martini, özel uçağı ile Paris’ten geldi ve sahneye çıkmam için başrol teklif etti. Operetin konusu ise İsrail’in kuruluşu idi, reddettim. Gerekçem, İsrail’in sanatı politize etmesiydi. Ben biraz mistik yapılıyım. İslam hukuku üzerine 25 yıl Lübnan’da çok değerli hocalardan eğitim aldım.’
Ve eşiniz Leman Sam. Müzik hayatınızda yeri nedir?
‘Leman Sam ile 1967’de evlendik. İngilizce öğretmeniydi. Müziğe yeteneği vardı ve seviyordu. Sizin sorduğunuz gibi o bana değil ben ona ön ayak oldum. Müzik eğitimi alması için hoca tuttum. Yetenek vardı ama utangaçtı. Evliliğimiz sürecinde Şevval ve Şehnaz dünyaya geldi. Ancak 1978’de ayrıldık. Ve de boşanma hediyesi olarak ona piyano aldım. Boşanmamızdan sonra da Leman Sam’ın müzik hayatı başladı ve başarılı da oldu. Yani biz ayrıldıktan sonra Leman Sam profesyonel oldu. Ancak ben Leman Sam’ın sesini de tarzını da beğenmem.’
Sanatçı bir ailesiniz. Mesela Şevval Sam…
‘Boşanmamızdan sonra, Şevval ve Şehnaz da annelerinden etkilenerek sanat hayatına girdiler. Demek ki, yetenekleri de varmış, onlar ‘Genlerinden dolayı babamıza teşekkür ederiz’ diyorlar. Şehnaz Sam Türkiye’nin ilk caz kadın bateristidir ve batı müziği söylüyor. Şevval ise kendini yetişirdi. Onun tarzı alaturka ve topluma hitap eden bir tarz. Ve de oğlum, 6’ncı eşimden. O da baterist, ancak benim gibi hobi olarak yapıyor müziği.’
Siz kaç kez evlendiniz ki?
‘Ben 7 kez evlendim. Niye şaşırdınız? 7 karılı Selim diyebilirsiniz. (ben şaşkın, Selim Sam gülüyor. Yazarım diyorum. Tabii ki diyor)
Günümüz pop müziği için ne diyeceksiniz?
‘Bugünün özellikle pop müziğini çok başarılı buluyorum. Zaten pop müzik bildiğiniz gibi popüler müzik anlamını taşıyor. Ve dinleyici kitlesi yüksek oluyor. Ancak burada bir noktaya değinmek istiyorum. Şöyle ki, bizim öz müziğimiz Anadolu türküleri ve ezgileridir. Klasik Türk Müziği’nin özü ise parantez içinde söylüyorum Rum kilise müziğidir. Ve çoğu eser Rum bestekarlara aittir. Günümüz toplumuna ağır geliyor sanıyorum Türk müziğinin sevenleri de dinleyenleri de azaldı diye düşünüyorum.’
Siz kimleri dinliyorsunuz?
‘Ben Funda Arar’ı ve Sıla’yı çok keyifle dinliyorum. Ancak toplumun starı olan Tarkan bana hitap etmiyor. Onu dünya kabul etti ama benim sanat kriterlerime uymuyor. Bence müziği ticaret için yapıyor, bu benim görüşüm. Bakınız, müzik evrenseldir. Şu üç şey bir araya gelirse duygusal bir beste, etkileyici bir ses ve başarılı bir yorum işte o zaman pop müzikte evrensel olabiliriz. Zira müzikte insan faktörü ön plandadır.’
Eğitiminiz?
Eğitim hayatım Ankara TED Koleji ile başladı. Ve Ankara Devlet Konservatuarı Viyolonsel Bölümü mezuniyet sonrası yurt dışı, Lübnan Beyrut’ta Halkla İlişkiler ve İslami İlimler.’
Müziği bıraktınız mı?
‘Hayır müziği bırakmadım. Sadece profesyonel çalışmayı bıraktım. Artık dostlar arasında söylüyorum. Şu anda tamamen iş hayatım ön planda, merkezi Antalya’da şubesi Almanya’da olan Gesser Gayrimenkul Yatırım Danışmanlığı şirketinin sahibiyim. Ve de çok sevdiğim Antalya’da yaşıyorum.’
Peki siyaset dersem ne dersiniz?
‘Kesinlikle hiç ilgilenmiyorum. Hayatımda siyaset yoktur, nedeni ise mistik düşüncelerim. Ben daha önce de söylediğim gibi İslami ilimleri eğitimini Beyrut’ta, önemli İslam alimlerinden aldım. Ve yıllardır İslam kültürü ve İslam hukuku ile ilgili çalışmalarım halen devam ediyor. Bakınız, ben oy da kullanmam. Hayatımda bir kez 1977 genel seçimlerinde oy kullandım ve de oyumu Bülent Ecevit’e verdim. İlk ve son oldu. Çünkü demokrasi İslam’la bağdaşmaz. Size ve gazeteniz Ekspres’e teşekkür ederim.’