Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
Uygulamamızı İndir

Çocukların haklarını unutmayalım!

Çocukların haklarını unutmayalım!

Antalya Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Serap Ertuğrul, çocukların büyüdüğü çevrenin çok önemli olduğuna dikkat çekerek çocukların yaşadığı ortamların çocuk dostu olması gerektiğini ve bunun faydalarını anlattı
TÜM dünyada 18 yaşını tamamlamamış bireyler olarak tanımlanan çocukların gelişiminin ve büyümesinin sağlıklı olabilmesi için hem aile hem de çevre açısından olumlu şartlara sahip olması oldukça önemli. Geleceğimizi şekillendiren çocukların büyüme şartlarında sorun olması dolaylı yollardan bizim geleceğimizi de etkiliyor. Eğitim, sağlık, yaşama, barınma, fiziksel, psikolojik veya cinsel sömürüye karşı korunma gibi haklarına sahip olan çocukların haklarını korumakta yerel yönetimlere de iş düşüyor. Antalya Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Serap Ertuğrul, çocukların yaşadıkları ortamların çocuk dostu olması gerektiğini söyleyerek, ‘Kentin çocuklar için uygun ortamlar gözetilerek tasarlanması demek, neredeyse nüfusun yarısını kapsayan yaşlılar, hastalar gibi dezavantajlı gruplar için de daha yaşanabilir bir kent olması demektir’ açıklamasını yaptı.

ÇOCUK HAKLARINA DAİR

Ulusal ve uluslararası mevzuatın çocuğu, on sekiz yaşını doldurmamış bireyler olarak tanımladığını belirten Ertuğrul, ‘Çocuk hakları, kanunen veya ahlaki olarak dünya üzerindeki tüm çocukların doğuştan sahip olduğu, eğitim, sağlık, yaşama, barınma, fiziksel, psikolojik veya cinsel sömürüye karşı korunma gibi haklarının hepsini birden tanımlamakta kullanılan evrensel bir kavramdır. Çocuk haklarına ilişkin ulusal ve uluslararası mevzuatta temel vurgu, çocukların yaşama hakkı ve gelişimi açısından ‘korunmaya muhtaç’ bireyler olduğu ve parçası oldukları ailevi, sosyal ve toplumsal alanda, sınırlama olmaksızın her türlü konuda görüşlerini özgürce ifade etme ve görüşlerinin dikkate alınması haklarına sahip olduklarıdır’ bilgisini verdi.

ÇEVRE ÇOK ÖNEMLİ

Yapılan birçok araştırmanın çocuğun davranışlarını kişilik, zeka gibi özelliklerden çok içinde bulunduğu fiziksel çevrenin belirlediğini söyleyen Ertuğrul, ‘Çocuğun fiziksel çevresi, çocuğun fiziksel, algısal, toplumsal ve duygusal gelişimine paralel olarak konut, konut yakın çevresi, okul, oyun alanları vb. mekanlar olarak çeşitlilik gösteriyor. Bu nedenle çocuğun birey olarak gelişiminde ve sosyalleşmesinde, aile ve yakın çevre dışında çocuğun etkileşim içinde olduğu sokak, okul ve çocuk oyun alanları gibi kentsel mekanların da güvenli ve daha yaşanılır hale getirilmesi çocuk için büyük önem taşıyor. Hızlı kentleşmenin ve ortaya çıkan yoğun ve düzensiz yapılaşmanın sonucu olarak açık alanların hızla azalması, otomobil sahipliğinin artmasına bağlı olarak trafik yükünün artması kentsel alanları çocuklar için tehlikeli mekanlar haline getiriyor. Ayrıca genellikle yetişkinler tarafından belirlenen bir takım kriterler doğrultusunda tasarlanan çocuk oyun alanları, okul bahçeleri gibi alanlar da çocukların gereksinimlerine, beklenti ve isteklerine cevap vermediği gibi çocuğa güvenli yaşam alanları da sunulamıyor’ şeklinde konuştu.

BELEDİYELERE GÖREV DÜŞÜYOR

Çocuğun gerek konut yakın çevresi gerekse sokakların kendisine tanıdığı olanaklardan yararlanmasının toplumun yaşam kalitesinin iyileştirilmesi açısından da önem arz ettiğini anlatan Ertuğrul, ‘Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) illere ve yaş durumuna göre çocuk nüfusu araştırmasına göre ilimizde 0-17 yaş aralığında olan çocuk sayısı 620 bin 292 olup çocuk nüfusunun il nüfusuna oranı ise yüzde 26,63’dür. Bu bağlamda, çocukların günlük hayatını etkileyen birçok hizmeti yerel düzeyde yürüten, birçok konuda hem probleme hem de çözüme en yakın kurumlar olan belediyelere de çocuk haklarının gerçekleşmesinde önemli görevler düşüyor. 1996 yılında İstanbul’da düzenlenen İkinci Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Konferansı’nda,çocukların toplum içerisindeki konumlarının ve durumlarınıno toplumun demokrasi ve yönetim açısından yeterlik ve başarı düzeylerinin birer göstergesi olduğu yönünde karar alınmış ve bu kararın uygulanmasını teşvik amacı ile de Çocuk Dostu Kent girişimi başlatıldı’ açıklamasını yaptı.

ÇOCUK DOSTU KENTLER

Çocuk dostu kent girişiminin temel ilkesi ‘önce çocuklar’ olduğunu söyleyen Ertuğrul, ‘ Bu ilke ile çocukların sesleri, gereksinimleri, öncelikleri ve hakları kamusal politikaların, programların ve kararların ayrılmaz bir parçası olarak tanımlanmıştır. Çocuk dostu şehir, çocuk haklarını gözeterek iyi bir idari sistem öngören, ildeki tüm hizmet birimleri aracılığıyla çocukların şehir yönetimine ve karar alma mekanizmasına aktif katılımını sağlayan, ilgili bütün kararları çocuk hakları perspektifiyle değerlendiren ve temel hizmetlere eşit erişim hakkı sağlamak üzere gerçekleştirilmesi gereken yapılanmalar ile etkinlikleri yaşama geçirmekle yükümlü olan şehir demektir. Çocuk dostu şehir girişimi, aktif şekildeher genç ya da çocuk vatandaşlarının kendi yaşadıkları kent hakkında alınan kararlarda etkili olmalarını, yaşadıkları kente dair isteklerini ve fikirlerini dile getirebilmelerini, aile, toplum ve sosyal yaşama katılımlarını, temiz ve sağlıklı su içmelerini ve en yüksek sağlık standartlarından yararlanabilme hakkına sahip olmalarını, eğitim, sağlık-bakım ve barınma ihtiyaçları gibi en temel gereksinimlerinin karşılanmasını, sömürü, istismar, şiddet ve suistimalden korunmalarını, sokaklarda güvenle yürümelerini, arkadaş edinmelerini ve oyun oynayabilmelerini, hayvanlara ve bitkilere, yeşil alanlara sahip olmalarını kısacası her hizmete ulaşabilmelerini sağlayarak her çocuğun yaşadıkları kent içinde eşit haklara sahip birey ya da vatandaş olmalarını sağlamayı amaçlar’ şeklinde aktardı.

‘YÖNLENDİRİCİ OLMASI LAZIM’

Sonuç olarakçocukların yaşadıkları ortamların çocuk dostu, yani yönlendirici olması gerektiğini belirten Ertuğrul, ‘Eğitici, koruyucu ve savunucu olması konusunda, yeterli alt yapı ve hizmetlerin yapılandırılması, kent trafiğinin çocuk öncelikli planlanması, çocukların aileleri ile birlikte gidebilecekleri yer seçeneklerinin arttırılması ve bu seçeneklerle birlikte çocukların güven içinde dört mevsim yaşanabilecek hale getirilmesi son derece önemli. Ayrıca unutmamak gerekir ki, kentin çocuklar için uygun ortamlar gözetilerek tasarlanması demek, neredeyse nüfusun yarısını kapsayan yaşlılar, hastalar gibi dezavantajlı gruplar için de daha yaşanabilir bir kent olması demektir’ diyerek bilgi verdi.
Özel/Dilan ERAY

Haber Muhabiri: Melike Gül Yiğit