TÜDAV, Kızıldeniz göçmeni 'Rhopilema Nomadica' türü denizanasının Doğu Akdeniz kıyılarında aşırı artış gösterdiği uyarısında bulundu. Bu türün balıkçılık, turizm ve insan sağlığı açısından tehdit oluşturduğu belirtilerek, 'Lütfen dikkatli olalım, temastan kaçının' uyarısı yapıldı
TÜRK Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV), TÜDAV, Akdeniz illeri için son günlerde ciddi artış gösteren göçmen denizanası türlerine yönelik uyarıda bulundu. Göçmen denizanası ‘Rhopilema Nomadica’nın 1970’lerin sonunda Süveyş Kanalı’ndan Akdeniz’e girdiği, Akdeniz’in orta ve batı bölgelerinde hızla yayıldığı belirtilerek, bu türün İsrail, Mısır, Türkiye, Lübnan, Kıbrıs, Yunanistan, Malta, Tunus ve İtalya’dan bildirildiği açıklandı.
Doğu Akdeniz kıyılarında son yıllarda şubat- mart aylarında bu denizanasının aşırı artışının görüldüğüne işaret edilerek, ‘İlk olarak Lübnan, Suriye kıyılarında aşırı artışı gözlenen göçmen denizanası ‘Rhopilema Nomadica’ 1 hafta sonra Türkiye kıyılarında görülmektedir. Önce Türkiye’nin doğu kıyılarından yani İskenderun ve Mersin Körfezi’nden, sonrasında Antalya Körfezi’nden bildirilen bu tür için balıkçı ve denizcilerden birçok ihbar kaydedilmiştir. Şubat ayı içerisinde değişen sıklıklarla yapılan gözlemler mart ayında da devam etmektedir. Antalya deniz ve sahillerinden sıkça denizanası ihbarları gelmekte, Manavgat Sahili’nde karaya vurdukları bildirilmektedir’ denildi.
‘DİKKATLİ OLALIM’
‘Rhopilema Nomadica’nın 2009 ve 2010 yıllarında Antalya kıyılarında aşırı çoğaldığı ve olumsuz etkiler yarattığı hatırlatılarak, daha önceki yıllarda Akdeniz’de denizanası bolluklarında bu ölçekteki artışların ilkbahar sonu ve yaz aylarında yaşandığına dikkat çekildi. Uyarıda, yükselen deniz suyu sıcaklıklarıyla kış sonunda başlayan denizanası artışının ilerleyen günlerde daha da artmasının olası olduğu belirtildi. TÜDAV’dan yapılan açıklamada, ‘Lütfen dikkatli olalım. Temastan kaçının’ uyarısı yapıldı.
‘YAKICI KAPSÜLLERİ VAR’
Yakıcı kapsüllerinin olması nedeniyle bu türle temas edildiğinde yangı, kaşıntı, deride kızarıklık ve su toplama gibi klinik etkiler görülebildiği de belirtilen açıklamada, şöyle denildi: ‘Denizanalarında bulunan yakıcı kapsül hücreleri, deriyle teması sonucunda patlar ve yanma ve kaşıntı başlatır. Kaşıntı daha sonra yerini acıya ve kızarıklığa bırakır. Tatlı su kapsüllerin daha hızlı patlayıp deriye nüfuz etmesine neden olur. Bu nedenle sadece tuzlu su, amonyak veya sirke ile temas eden bölgenin yıkanması tavsiye edilir. Ciddi yaralanmalarda doktora başvurmak gerekir.’
Denizanalarının olumsuz etkilerini azaltmak amacıyla izleme programları oluşturulmasının çok önemli olduğu vurgulandı. TÜDAV yetkilileri, ‘Deniz ve sahillerimizde denizanası görenlerin yayakarsa sitesi (www.yayakarsa.org) üzerinden vakfımıza ihbarda bulunmasını rica ederiz’ çağrısında bulundu.