Eğitim-İş Sendikası Genel Başkanı Kadem Özbay, Antalya’da katıldığı eylemde ÇEDES projesinin çocuklara zarar vereceğini ifade ederek pedagojik eğitimden uzak kişilerin okullara girmesinin bilimden uzaklaştırdığına vurgu yaptı
EĞİTİM ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş), sosyal medyada ‘uyarıyoruz’ hashtag çalışmasından sonra sokaklarda da mücadelesini sürdürüyor. Eğitim-İş Antalya Şube Başkanı Sadık Acar’ın da katıldığı eylemde sendikanın Genel Başkanı Kadem Özbay konuştu. Özbay, eğitimin geriye gittiğini ve bilimden uzaklaştırdığını söyledi. Özbay, “Eğitimdeki bu gerileştirme hamleleri 28 Mayıs seçimleri biter bitmez hızlandırılmıştır. İzmir ve Eskişehir başta olmak üzere birçok ilimizde devlet okullarına pedagoji eğitimi almamış din görevlisi gönderilmesi bunun en somut örneği olmuştur ‘Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum’ (ÇEDES) Projesi kapsamında yapılan protokolle okullara ‘manevi danışman’ adı altında imam, müezzin, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve kuran kursu öğreticisi atanması eğitimde çok başlılığın artacağının da net sinyallerini vermiştir” dedi.
ÇEDES YARGIYA TAŞINDI
Bir milyona yakın öğretmenin atama beklediğini, öğretmenleri atamak yerine din görevlilerini okula sokmanın akla mantığa sığmadığını belirten Özbay, “Alanında uzman eğitimciler varken konuyla ilgisi olmayan kişileri ve yapıları eğitim sistemimize sokmak kamu kaynaklarını israf etmektir. Eğitim-İş olarak, Anayasamıza, yasalara ve yönetmeliklere açıkça aykırı; laik ve bilimsel eğitimle taban tabana zıt ÇEDES protokolünü yargıya taşıdık” ifadelerini kullandı.
‘ÇOCUKLARI KORUMAK, VATANI KORUMAKTIR’
Özbay, “Bugün de burada ve tüm Türkiye’de eğitim dışı kurumlarla, gerici dernek ve vakıflarla imzalanan protokollere ve projelere karşı ‘Çocukları korumak, vatanı korumaktır’ anlayışıyla alanlardayız. Tüm yurttaşlarımıza sesleniyoruz, gelin bu protokolü birlikte reddedelim! Eğitime, geleceğimiz olan çocuklarımıza sahip çıkalım! Çünkü ÇEDES protokolü hukuksuzdur: Anayasamıza, yasalara ve yönetmeliklere açıkça aykırıdır. Laik ve bilimsel eğitimle taban tabana zıttır. Çünkü ÇEDES protokolü tehlikelidir. Eğitim biliminden pedagojiden bihaber, çocuklarımıza nasıl yaklaşılacağını bilmeyen yetişkinleri okullara sokmak travmatik etkileri de beraberinde getirecektir. ÇEDES protokolü öğretmenlerin, eğitim emekçilerinin mesleki itibarına hakarettir. Eğitim-öğretim eğitimcilerin işidir” diye konuştu.
‘BU YIL KARANLIK BİR DÖNEMDİ’
Bu yıl eğitim-öğretimin nasıl geçtiğine değinen Özbay, “Bu eğitim-öğretim yılı, hem mesleki itibarının uğradığı saldırılar hem de alım gücündeki erime nedeniyle eğitim emekçisi için de karanlık bir dönem olmuştur. Mesleğe hakaret niteliğindeki Öğretmenlik Meslek Kanunu halihazırda sözleşmeli, ücretli, kadrolu adı altında kategorize edilerek sömürülen öğretmenleri bir kez daha haksız sıfatlarla ayrıştırmıştır. Ayrıca YÖK’ün aldığı kararla, eğitim fakültelerinin dışında da farklı alanlarda öğrenim gören öğrencilerin pedagojik formasyon eğitimini ‘seçmeli ders’ olarak almasının önü açılmış; bu yolla hem eğitimcilik sıradanlaştırılmaya çalışılmış hem de ataması yapılmayan öğretmenlere bir haksızlık daha yapılmıştır. Anayasal bir hak olan güvenceli istihdamın katli olan ücretli ve sözleşmeli öğretmenlik ayıbı sürdürülmüş, ekonomik kriz nedeniyle ücretli öğretmenlerin büyük bir çoğunluğunun aldığı ücretler açlık sınırının çok altında kalmıştır. Eğitim emekçilerinin aldığı ücretler, giderek artan hayat pahalılığı nedeniyle ay sonunu getirmeyi dahi mümkün kılmayan bir orana düşmüştür. Eğitim emekçileri geçinemez, nefes alamaz, kendilerini işlerine adayamaz hale gelmiştir” dedi.