'Köy Enstitüleri Dünyasından Hasan Ali Yücel'e Mektuplar' kitabında isimleri geçen Antalya ve Konya'dan tanıdığım Köy enstitülü üç iyi insanı anmak istiyorum dilim döndüğünce…
Seattle’da küçük torunum Marko’yu almak için okula giderim öğleden sonraları. Onu beklerken arabada, kitap okurum genellikle.
Yeni kitabım, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan Canan Yücel Erdonat’ın hazırladığı ‘Köy Enstitüleri Dünyasından Hasan Ali Yücel’e Mektuplar’.
Okumak için elime aldığım kitabın ‘içindekiler’ sayfasına bakarım önce.
Kitapta Antalya’dan tanıdığım iki ve bir de memleketim Hadim’den olmak üzere üç güzel insanla karşılaştım…
Anlatıyorum…
Mustafa Şanlı… (1930/10 Aralık 2019) Ben bu yazıyı kurgularken kafamda, sosyal medyada Mustafa Şanlı Öğretmenimin, ‘Elveda güzelim dünya ve merhaba kainat’ diyerek bu dünyadan bir bilinmeyen dünyaya gittiğini öğrendim…
Metin Demirtaş abim söylemişti; ‘Uysal, Mustafa Şanlı’nın yeni kitabı çıkmış ‘Kara Çadırdan Aksu Köy Enstitüsü’ne’. İşte para. Bir bana bir de kendine imzalat. İyi arkadaşımızdır.’
Adresi verdi.Muratpaşa Camisi’nin karşısında bir apartman…
Mustafa Öğretmenimi tanıyordum, Hasanağa’daki muhabbet akşamlarından…
Kitaptan kısa özgeçmişi:
1950’de Aksu Köy Enstitüsü’nü, 1954’de Gazi Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümü’nü bitirdi. Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) kurucularından. Akdeniz Bölgesi Köy Öğretmenleri Derneği’nin kurucuları arasına yer aldı ve yöneticiliğini yaptı.’
Okuduğum kitapta, Hasan Ali Yücel’e yazdığı iki mektubu var.
İşte altını çizdiğim satırlar:
‘Antalya,23 Mayıs 1960
Muhterem Hocam,
Bir matbaa sahibi ile anlaştık. Baskı ve kağıt masrafı olmadan bir dergi çıkarıyoruz. İlk sayısı ‘1 Mayıs 960′ Adı: Yalı’dır. Yazı ve yazacaklara tavsiyelerinizi bekliyoruz.
’17 Nisan ve Solculuk’ yazınızı okudum. Ne demek lazmsa demişsiniz. Bizi doyurdunuz. Sağ olunuz.(…)
Köy inceleme işine devam ediyorum. Gelecek yıl yaza ‘Macun’ köyün incelemesinin biteceğini tahmin ediyorum.(…)
Son verir selam ve hürmetlerimle ellerinizden öperim.’
Mustafa Şanlı, ikinci mektubunu 5 Haziran 1960 tarihinde yazıyor:
‘Hocam, Fehmi Yavuz Bey’in Milli Eğitim Bakanı olmasına ayrıca sevindim. Kendisine bir mektup yazdım. Cevap verir mi, bilmem. Okulda iken çok severdi. Çağırırsa çok iyi olacak. Madden hala çok sıkıntılıyım. Mutlaka Ankara’ya gelmeliyim. Bunu fırsat bildiğim için değil. Çok anlatacaklarım var hocam; ihtilal çıkmasaydı Musa Akay ve ben iki gün sonra tevkif oluyorduk. Suçumuz İsmet İnönü’nün beyanatlarını gizli gizli köylere dağıtmak.(…)
Artık bayram ediyoruz. Konuşuyoruz, coşuyoruz. Son verir, ailece hepinize selam ve hürmetler eder ellerinizden öperiz.’
***
Hasan Gülel’i tanımıştım Hürses Gazetesi’ne gidip gelirken. Arada sırada yazılar yazıyordum o yıllar Naci Uğuralabimin sahibi olduğu Hürses’e.
‘Penisilin Hasan’ diye tanınan Hasan Abi, genellikle Şelale Gazetesi’ne takılır, bir matbaada arıza oldu mu oraya koşardı.
‘İzmir Kızılçullu Köy Enstitüsü ve Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü Madencilik Bölümü’nü bitirdi. Daha öğrenciyken Dicle Köy Enstitüsü elektrik santralini kurdu. Askerlik dönüşü Antalya Aksu Köy Enstitüsü’nde öğretmenlik yaptı.(…) Karaya oturan bir gemiyi yerinden oynatabilecek kadar hünerli olan Hasan Gülel, sorun çözmedeki becerisinden ötürü Penisilin Hasan diye anılırdı.’
18 Nisan 1955 tarihli mektubunda şunları yazıyor Hasan Ali Yücel’e:
‘Sevgili Büyüğümüz,
Bizleri yine, her zaman olduğu gibi mahcup ettiniz. Bayramlarda büyüklerin bayramını küçükler kutlardı halbuki. Önce siz büyüğümüz biz küçüklerin bayramını kutladınız. Sizler gibi bizler de 17 Nisan bayramımızı şimdilik içimizde kutladık. Ama ileride 17 Nisan’ın tekrar milletçe kutlanacak bayramlardan olacağına inanıyoruz.(…) En derin sevgi, saygı ve hürmetlerimle ellerinizden öperim.
Antalya Milli Eğitim Müdürlüğü’nde Gezici Başöğretmen Hasan Gülel.’
* * *
Hadim’in dağlık köylerinden biridir Kalınağıl. 1921 yılında bu yoksul köyde doğdu Bekir Semerci. Bekir Öğretmenim 1989 yılında yazdığı ‘Türkiye’de İleri Atılımlar ve Köy Enstitüleri’ adlı kitabını, Konya’da babama, ‘Deli Kerim arkadaşıma sevgilerimle’ diyerek imzalayıp vermiş. Babamın ölümünden sonra buldum kitaplıkta. Özgeçmişinde şöyle yazıyor:
‘Çifteler Köy Enstitüsü ve Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü Ziraat İşletme Ekonomi Bölümü’nü bitirdi. 1961’de Konya Öğretmenler Derneği adına arkadaşlarıyla Ekin dergisini çıkardı.(…) Köy kalkınması ve planlama çalışmaları için İsrail’e gönderildi. Manisa köylüleriyle ‘pilot köy’ çalışmaları yaptı.’
Hemşerim Bekir Semerci’nin Hasan Ali Yücel’e yazdığı mektubun tarihi 12 Ekim 1947. Yedek Subay Okulu’nda karşılaştıkları haksızlıkları anlatan Semerci, içlerinde kendisinin veTalip Apaydın’ın da olduğu 7 arkadaşının kasten 3-4 dersten sözlüye bırakıldıklarını, çavuş çıkarmak için uğraştıklarını anlatır mektubunda.
‘Bizim sizden başka uğrayacak ve derdimizi anlatacak kimsemiz yoktur. Durumumuz bizden sonra gelecek 15-20 bin enstitülü arkadaşın yüzüne daima bir yüz karası olarak vurulacak ve çok kötü bir örnek olacağız. Belki de bizden sonra çok kurbanlar çıkacak. Neticeyi çok kötü görüyoruz.(…) Evlatlarınızdan Bekir Semerci, Veli Demiröz.’
***
Ah be Bekir Semerci Öğretmenim ah!.. Sadece sizinle kalmadılar! Sizden sonra tüm köy enstitüleri ve öğrencileri kurban edildi…
Mustafa UYSAL