Kadınlarda görülen kanserler arasında ilk sırada yer alan meme kanseri günümüzde erken tanı ve tedavi yöntemleri ile tedavi ediliyor
MEME, kolon ve cilt kanseri alanında yaptığı araştırmalarla dikkat çeken İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Hande Demirdere, Meme Kanseri Bilinçlendirme ayı nedeniyle yaptığı açıklamada en sık görülen kanser türlerinden biri olan meme kanserinde, her ne kadar 50 yaş üstünde riskin arttığı düşünülse de günümüzde hastalığın 30’lu yaşlarda bile görülebildiğini belirterek, bu kanser türünde genetik yatkınlığın önemli bir faktör olduğunu söyledi.
Risk grubuna giren kadınların düzenli doktor kontrollerini yaptırmasının önemini vurgulayan Dr. Hande Demirdere, ‘Meme kanserinde erken teşhis diğer kanser vakalarında olduğu gibi çok önemlidir. Özellikle ailelerinde bu hastalığı yaşamış olanların düzenli olarak mamografi yaptırmaları ve kendilerini muayene etmeleri erken tanı ve tedavi için önem taşımaktadır. Ayrıca risk grubuna dahil olmasa bile 40 yaşından sonra her kadının mutlaka senede bir kez rutin meme kontrollerini yaptırması önemlidir. Meme kanserinin ilk belirtileri memede veya koltukaltında ele gelen kitle, meme başında oluşacak çökme veya şekil bozukluğu, meme başı derisinde soyulma, meme cildinde şişlik veya içe doğru çekilmeler olmasıdır. Bu tarz şikayetleri olan kişiler, vakit kaybetmeden uzmanlara başvurmalıdır. Erken evrede konulan teşhis ve doğru tedavi hayat kurtarır’ dedi.
HER YIL 23 BİN MEME KANSERİ TANISI
Meme kanserinin temel nedenlerinin; genetik yatkınlık, geç menopoza girme, erken adet görme, çocuk doğurmama, ilk gebeliğin geç yaşta olması, menopoz sonrası uzun süren hormon tedavisi, tütün kullanımı ve obezite olduğuna dikkat çeken Dr. Hande Demirdere, ‘Araştırmalara göre Türkiye’ de her yıl yaklaşık 23 bin kadına meme kanseri tanısı konulmaktadır. Dünya Kanser Raporu’na göre, 2030 yılında kanserin birinci ölüm nedeni olacağı, kanser vakalarının yüzde 50 artarak her yıl 15 milyon kişinin kansere yakalanacağı öngörülmektedir. Hareketsiz yaşam tarzını getiren çalışma biçimi ve sağlıksız beslenme yalnız günümüz için değil, gelecek nesiller için de tehlike arz etmektedir’ dedi.