Muazzez Kaval… Antalya'nın ilk kadın muhtarı… Tam 28 yıldır Meltem Mahallesi'nde görevini sürdürüyor. 31 Mart'ta yeniden aday ve seçildiği takdirde 'jübile' dönemini tamamlayıp bir daha aday olmayacağını söylüyor
ANTALYA’NIN ilk kadın muhtarı Muazzez Kaval 28 yıldır aralıksız bu görevini başarıyla sürdürüyor. 31 Mart yerel seçimlerinde yeniden aday olan Kaval, bu dönem de seçilirse jübile yapmak istediğini ve sonraki seçimlerde aday olmayacağını söyledi. Kaval, muhtarlıktaki 28 yılını Antalya Ekspres Gazetesi’ne anlattı.
-Antalya’nın ilk kadın muhtarısınız ve yıllardır bu görevi sürdürmeye devam ediyorsunuz. Bize biraz bu serüvene çıkış yolculuğunuzu anlatır mısınız?
Yola çıkış öyküm çok değişik oldu benim için, insana Allah bir şey nasip ettiği zaman ediyor diyeyim. Bu mahalle kurulduğu zaman iki tane blok bitmişti. Biri Kepez Sitesi diğeri ise Yuva Apartmanı’ydı. Biz de taşındık, yerleşim olduğu için mahalle de kurulmak zorundaydı. Bizim sitenin altında bakkal açıldı. Bakkalı işleten beyefendi de muhtar oldu. Eşim de birinci muhtar azasıydı ve aza olduğu için muhtarlık görevine de bakıyordu. Mahalle tam gelişmediği için muhtar görevi bırakıp Almanya’ya gitti. O gidince muhtarlık eşime kaldı, eşimde Kepez Elektrik Santrali’nde çalıştığı için evde ben yardımcı oldum. O imzaladı, belgeleri ben doldurup halka yardımcı oldum. Bir, bir buçuk yıl sonra ara seçim yapıldı ve eşim seçime girmedi. Halk o arada yeni yerleşiyordu. Mahalle bana ısrarcı oldu, ‘Sizi tanıdık biz, siz aday olun’ diye. O arada da giden muhtar geri geldi. O da aday oldu ve seçime birlikte girdik. O zaman 220 seçmen vardı. 179 oy alarak ben muhtar seçildim. O gün bugündür ben bu görevi yürütüyorum.
-Muhtar olduğunuz ilk dönem ailenizin tepkisi nasıldı? Genel olarak ilk seçildiğiniz dönem nasıl tepkiler aldınız?
Evet, desteklediler. Zaten onlar desteklemese bu görevin yapılma gibi bir şansı yok. Çünkü muhtarlık gerçekten çok özveri isteyen bir görev. Geceniz belli değil, gündüzünüz belli değil. Ne zaman ne olacağı, hangi saatte nereye çağrılacağınız belli değildi. Şimdi öyle değil. Biz çok eziyetler çektik. Genel olarak da çok güzel tepkiler aldım. İlk kez 1991 yılında seçildim. Kimse inanmadı önce, gelenler ‘Babanız nerede? Muhtar nerede?’ diye soruyordu. ‘Muhtar benim’ deyince de inanmıyorlardı. Yaşlı beyefendiler, amcalar alnımdan öpüyordu. Çok gurur duydum. O da bence Meltem’in kültürünün çok farklı olmasından dolayı. Meltem maddi olarak çok zengin bir mahalle değil ama kültür zenginliği olan bir mahalle. Mahallemizin eğitim ortalaması lise mezunu ve çoğunluk memur, işçi ve emekli.
– İlk seçildiğiniz dönem içerisinde düşünürsek, kadın muhtar olmanın zorlukları oldu mu?
Hiç zorluk çekmedim. Neden çekmedim? Çünkü mahalle sakinleri olsun, diğer muhtar arkadaşlarım olsun, bana o kadar iyi ki davrandılar ki olumsuz bir durum hissettirmediler, baş tacı yaptılar.
-Peki, kadın olmanızın muhtarlık görevinizde avantajı oldu mu?
Avantajı tabii oldu. Mesela ben ilk muhtar olduğum da o zaman Büyükşehir belediyesi, küçük şehir belediyesi ayrımı diye bir şey yoktu, ilçeler yoktu. O zamanki belediye başkanımız Hasan Subaşı’ydı. İki aylık muhtarken belediyeye gittim. Kapı önü oldukça kalabalıktı. Giren çıktı, giren çıktı. En sonunda da sıra bana geldi. Girdim,’Buyurun’ dedi. ‘Ben Meltem Muhtarıyım’ deyince başkanım bile o kadar çok şaşırdı ki, bana ‘Sen neden dışarıda bekledin’ dedi. ‘Bir daha geldiğin zaman direk kapıyı vurup içeriye gireceksin, hiç bir zaman dışarıda beklemeyeceksin’ dedi ve beni kutladı. Ufacık bir sıkıntım bile olsa telefonla halledebiliyordum ve hala öyle. Zaten olmayacak bir şey için asla bir kurumu rahatsız etmiyorum. İlkem sevgidir benim. Sevginin açamayacağı kapı yoktur.
-Bu görevi de yıllardır sürdürüyor olmanız gurur verici olmalı.
Bütün kadınlar belli bir yere gelmeli ve asla pes etmemeli. Atatürk’ün verdiği hakları sonuna kadar kullanmalıyız. Ben sonuna kadar kullanacağım. Allah sağlık verdiği sürece de burada olmaya kararlıyım. Bazıları değişsin yeni yüz gelsin diyorlar. Yeni yüz gelmeyle bu işler yürümez. Bu işler tecrübe işidir. Muhtarlıklar vaat etmez, sadece hizmet ederler. Çünkü bizim yaptırma gücümüz vardır, yapma gücümüz yoktur. Maddiyatımız yok, hiçbir şeyimiz yok. Biz sadece mahallemizin ihtiyacını iletir, onu yaptırmak için çaba gösteririz. Halk ve devlet arasında bir köprüyüz.
– Diğer şehirlerde de bu kadar yıldır görevi sürdürdüğünüzü öğrendiklerinde nasıl tepkiler oluyor?
Çok güzel. Bizim şimdi konfederasyonumuz var. Oluştuğundan beri 8 yıldır bir araya geliyoruz. Bazı kongre ve toplantılarımız oluyor. O zaman bile öğrendiklerinde herkes gurur duyuyor. Şu anda Antalya’daki birçok aday kadın gelip bana fikir soruyor. Her sene adaylıkta çok bir talep oluyor ama maalesef çoğu seçilemiyor.
-Günümüzde Antalya’da kadın muhtar sayısı ne durumda?
Antalya’da 7’ydik. Sanırım ilçeler de bağlanınca 8 ya da 9 olması lazım. Bu sayı çok az. Bizde reklam yasak. Sadece el broşürü bastırıp onu da kapılara verebiliyoruz. Poster astırma hakkımız yok. Zaten yapılmasına gerek de yok. Bir de anlamıyorum. Bu kadar talep de niye? Birisi yapıyorsa onun karşısına geçmemek lazım. Muhtarlık bir gelir kapısı falan değil inanmayın buna hiçbir zaman. Ofislerimizin bütün gideri bize ait. Her şeyini biz karşılıyoruz. Bir de ticari gözüküyor. Ben bununla çok savaş verdim. Hala veriyorum. Seçilirsem tekrar yine vereceğim. Çünkü burası ticarethane değil. Burası halkın evi. Onun için muhtar evlerindeki bu ticari elektrik kavramı çok yanlış bence. Bana bu ay muhtarlığa 221 lira elektrik faturası geldi, evime ise 160 lira geldi.
-Masrafları nasıl karşılıyorsunuz?
Bize maaş verilmiyor, ödenek veriliyor. Daha önce o da yoktu. Bağkur da ödenmiyordu. Kendimiz ödüyorduk. Ben 50 bin lira borçlanarak af çıktığında emekli oldum. Bir yıl daha maaş alamayacağım, 4 yılım bitti. Lise mezunuyum, başka bir işte çalışarak çok rahat emekli olabilirdim ama amacım o değildi. Çocukları çok seviyorum, evlendikten 7 yıl sonra anne oldum. Evladımın bazı ayakla ilgili sağlık problemleri vardı. Onu normale getirdim. Onun psikolojisi ile de bu mesleğe atıldım. Birçok çocuğa birçok yardıma ihtiyacı olana hep el ayak oldum. Onları hep destekledim. Benim maddi gücüm yok ama olandan aldım, olmayana verdim. Beş yıldır yüzün üzerinde akülü ve normal engelli arabası temin ettim. Sadece Meltem Mahalle’sine değil Antalya’nın içindeki başka mahallelere ve Manavgat’a Akseki’ye Elmalı’ya kadar temin ettik. Bundan da çok mutluyum. Çünkü ortopedik problemi olan bir çocuk büyüttüm. Annelik duyguları ve sevgi ile çok güzel şeyler ortaya çıkıyor.
-Gönüllük esasıyla çalıştığınızı söyleyebilir miyiz?
Tabii ki, yoksa yapılmaz ve bir saat duramazsınız. Eğer insanları sevmez ve karşılıksız hizmet etmenin hazzını yaşamazsanız bir saat yapılmaz. Bir de benim için en önemlisi çalışma saatlerime dikkat etmektir. Sabah 8′ e çeyrek kala gelirim, öğleyin de kapatmam ve saat 16’da da ofisi kapatır giderim. Sonrasında evimin işiyle, ihtiyaçlarımla ve mahallemin sorunlarıyla ilgilenirim. Kimse gelip, ‘Bulamadık, kapıdan döndük’ diyemez ama ben böyle çalışırken bazı kendini bilmezler ‘Yerinde durmuyor’ diye şikayet ediyor. Bunu da onların insanlık terbiyelerine ve kültürüne veriyorum, başka bir şeye değil. Ben bu görev sırasında birçok yakınımı kaybettim. Çok acı çektiğim ya da çok mutlu olduğum günlerim oldu ama ailemin yanına gidemedim. Ailem Karadenizli, annem Antalya’da devlet memuru olduğu için ben iki yaşındayken gelmişiz.Eşim Antalyalı ve iyimi de kötümü de hep burada yaşadım. Mesleğimle yaşadım, gidemedim. Onun için insanlar bunu bilmiyor. Hiç unutamadığım bir olay yaşamıştım. İki yıl önce ağabeyimi kaybettim. Kanser hastasıydı. Ameliyata girdikten yarım saat sonra haber geldi. Kapatıp saat 15 gibi ağlayarak eve gittim. O arada birisi gelmiş, büronun camlarını kırmak istiyor kadın ‘Niye kapalı?’ diye. Nedenini anlattım ama hiç anlayış göstermedi. Kaymakamlığa beni şikayet etmiş. Daha sonra beni Kaymakamlıktan aradılar. Sebebini anlattım. ‘Tamam, muhtarım’ dediler. Onlar kadının yaptığından utandılar ama kadın utanmadı. Böyle insanlarla da karşılaşıyoruz ama bunun yanı sıra o kadar iyi insanlar da var ki. Mesela şu anda Almanya olan bir aile bir ay önce bana gelip,’Aday mısın’ diye sordular. ‘Senin için oy kullanmaya geleceğim’ diyenler de var.
-Politikaya atılmayı düşünüyor musunuz?
İyi bir Atatürkçüyüm ama siyaset hiç düşünmem. Şimdi artık siyasetin yapılacak bir ortamı da kalmadı. Ben de siyaseti düşünmedim. Çünkü ben siyasete değil, insanlara hizmet veriyorum.
– İlk günden bu yana Meltem nüfusu artış gösteriyor ve seçilmeye devam ediyorsunuz. Mahalle sakinlerinin sizi desteklemesini neye bağlıyorsunuz?
Siz bir muhtarlığa gittiğiniz de ne beklersiniz? Yerinde olsun, güler yüzle karşılasın, işimizi halletsin gitsin. Ben zaten bunları yapıyorum. Onun için de diyaloglarım güzeldir. Bir şey derslerse de onu çözünceye kadar uğraşırım. Burcum itibariyle de oğlak burcuyum, sorunun üstüne üstüne giderim ve çözmeden de bırakmam hiçbir şeyi.
-Yeni dönem için ne gibi hizmetler düşünüyorsunuz, Meltem’i neler bekliyor?
Mahallemizde artık bir karış yer yok şunu yapalım diyebileceğimiz. 100. Yıl Spor Kompleksi’ne ait yerde bina yapılacaktı. Belediye başkanlarımızın ve sivil toplum örgütlerinin çabalarıyla reddedildi, millet parkı olmasına karar verildi. Bu proje ile birlikte Meltem Mahallesi denizle birleştirilecek. Meltem Antalya’nın merkezi haline gelecek. Ne kadar dışarıdan karmaşa gibi gözükse de çok sakin, yeşili bol olan bir mahalle. Kadınlarımızla çok güzel kurslar düzenliyoruz. Her sene bahar şenliğinde kermes yapıyoruz. Mahalleli burada yaptığı ürünleri satarak evlerine bütçe sağlamış oluyorlar. Bu sene seçilirsem Azalarımla, mahalle sakinlerimiz ve bazı gönüllülerlebez bebek üretip bir satacağız. Geliri ile yardıma muhtaç çocuklara yardımcı olacağız. E-devlet’le birçok evrak alınabildiği için bizlere çok fazla görev kalmıyor. Boş oturmak da benim harcım değil. Bir de bizim en büyük sorunumuz pazar yeriydi. Onun da kararı Büyükşehir meclisinden çıktı. 30 yıldır istediğimiz bir şeydi, kapalı ve iki katlı bir pazar yerimiz olacak. Bizim mahalle olarak problemimiz kalmadı artık olanları korumaya çalışacağız.
-Bu görevi sürdürebildiğiniz kadar devam ettirmek istediğinizi söylediniz. Ne kadar daha bu görevde kalmayı düşünüyorsunuz?
Bu dönemde seçilerek jübile yapmak istiyorum. Seçilirsem 7. döneme gireceğim. Benim uğurlu sayım da 7’dir. 7 yıl sonra çocuğum oldu, 7’li rakamlarda doğum yaptım. İnşallah kazanıp 7. döneme de başlayacağım.
-Sizden sonra da görevi bir kadın muhtarın yürütmesini ister misiniz?
Tabii ki isterim. Neden istemeyeyim ki, alıştılar artık. Erkek olarak ters gelebilir mahalleme, çünkü onlar buraya geldiği zaman bir ev ortamına geldik diyorlar. Burası benim evim, evimde bu kadar vakit geçirmiyorum. Sıcak ve samimi bir ortam oluşturmaya çalışıyorum.
Esra YAĞCI