Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
Uygulamamızı İndir

Sağlık çalışanlarını koruyamayan halkını hiç koruyamaz!

Sağlık çalışanlarını koruyamayan halkını hiç koruyamaz!

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Antalya Şube Eş Başkanı Serbest Kürsü'de
Pandeminin başladığı Mart ayından beri Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı turkuaz tabloda, hasta-vaka sayılarını düşük gösterme çabalarına rağmen Kasım 2020 itibariyle artık günlük vaka sayılarının kontrol edilemediği ve vakaların giderek arttığı görülmektedir. Biz sağlıkçılar için ‘işyerlerimiz’ olan sağlık kurumları, salgının başından beri en riskli alanlar olmuş, bu risk azalmayarak giderek artmıştır. Sonuçta sağlık emekçileri, her gün enfekte olmakta, hastalanmakta, hatta hayatlarını kaybetmektedirler. Sağlığı yönetenler şu gerçeği unutmamalıdırlar; Sağlık çalışanlarını koruyamazsanız; halkı, toplumu da koruyamazsınız! Bu gerçek ortada iken sağlık kurumlarında çalışan sağlık emekçilerinin ve buralara hizmet almaya gelen halkın sağlığının korunabilmesi için aşağıdaki tedbirlerin hayata geçirilmesi öncelikli olmalıdır… Covid-19 pandemisi koruyucu sağlığın ve sosyal hizmetin önemini ve yaşamsal olduğunu ortaya çıkarmıştır. Ülkemizde uzun yıllardır ihmal edilen birinci basamak sağlık hizmetleri Aile Sağlığı Merkezleri kamucu bir anlayışla gözden geçirilmeli, hastalanmadan önce tedbir alma-önleme amaçlı aşılama-bağışıklama, Koruyucu sağlık hizmetleri hak ettiği değeri almalı, desteklenmelidir. Bugüne kadar ülkemizde 40 bini aşan sağlık emekçisi Covid-19 hastalığına yakalanmış ve Kasım 2020 itibariyle 166 sağlık emekçisi yaşamını yitirmiştir. Bu sayılar her gün hızla artmaktadır. Her sağlık emekçisine, nerede çalıştığına bakılmaksızın düzenli olarak PCR testi yapılmalı, kişisel koruyucu ekipmanı, çalışılan ortamların dezenfeksiyonu ve sterilizasyonu sağlanmalıdır. Ülkemizde sağlık hizmetleri, nüfus başına düşen sağlık çalışanı sayısı OECD ülkeleri ortalamasının çok altında olup yetersiz sayılarla hizmet verilmeye çalışılmaktadır. Pandemi dönemi ise sağlık emekçisi ihtiyacını daha da arttırmış durumdadır. Ülkemizde sağlık emekçileri, insanüstü bir çaba ile hizmet vermeye çalışmakta, ancak pandeminin de getirdiği sorunlarla birlikte yorulmakta, yıpranmakta, tükenmişliğe sürüklenmektedirler. Bu tükenmişliğin sonucu sağlık emekçileri arasında yaşamına son verenler de olmaktadır. Sendikal talebimiz, tamamı kadrolu olacak şekilde, en az OECD ortalamaları düzeyinde sağlık emekçisi istihdamı yapılmalıdır. Haksız ve hukuksuz yere güvenlik soruşturmaları vb. bahanelerle işe başlatılmayan sağlık emekçileri derhal işe başlatılmalı, KHK’larla işine son verilmiş olan sağlık emekçileri, sahada tecrübeli sağlık emekçisine ihtiyaç varken görevlerine iade edilmelidir. Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı 14 Eylül 2020 tarihli güncellenen rehberine göre Covid-19 (+) saptanan sağlık çalışanları enfeksiyonun 10’uncu gününde işe başlatılmaktadır. Oysa birçok çalışanda 10’uncu günden sonra da hastalığa ait semptomlar, başta nefes alma güçlüğü olmak üzere devam etmektedir. Tam iyileşme sağlanmadan, semptomlar tam gerilemeden ve göğüs hastalıkları muayeneleri yapılmadan işe başlamak zorunda bırakılan sağlık emekçileri, koruyucu giysiler ve maskeyle çalışırken çeşitli güçlükler yaşamaktadır. Bütün bunların yanında Covid’e bağlı geç komplikasyonlar sakatlıklara, hatta ölümlere neden olabilmektedir. 10’uncu günde işe başlatılan Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Dr. Ahmet Akbaş’ın vefatı da Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan algoritmanın tekrar gözden geçirilmesini zorunlu kılmaktadır. Bu yüzden önerimiz; Covid-19 tespit edilen sağlık emekçilerinin 14 günün sonunda yapılacak iki PCR testi negatif olduktan, tüm semptomlar geriledikten sonra ve göğüs hastalıkları bölümünde muayene olup hekimin uygun görmesi halinde işe başlatılmasına yönelik düzenleme yapılmalıdır. Birçok ülkede sağlık çalışanları Covid-19 yönünden riskli meslek grubu kabul edilmekte, meslek hastalığı ve iş kazası olarak kabul edilmektedir. Maalesef ülkemizde ise SGK Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün 7.5.2020 tarih 2020/12 sayılı genelgesinde ‘Covid-19’un bulaşıcı bir hastalık olduğu dikkate alındığında, söz konusu salgına maruz kalan ve sağlık hizmet sunucularına müracaat eden sigortalılara hastalık kapsamında provizyon alınması gerekmektedir’ denilerek, Covid-19 için iş kazası ya da meslek hastalığı bildirimi yapılamayacağı söylenmiştir. Sağlık çalışanları, Covid-19 pandemi sürecinde sağlık hizmeti sunmaları, yani işlerini yapmaları nedeniyle hastalığa maruz kalmaktadırlar. Sağlık hizmeti sunumu ile Covid-19 hastalığı arasındaki nedensellik bağı açıkça ortadadır. Pandemi nedeniyle yaşamını kaybeden çok sayıda sağlık emekçisinin işvereninin Sağlık Bakanlığı olduğundan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu gereğince, kamu sağlık kurumlarında görev yaparken Covid-19’a maruz kalan sağlık emekçilerine ilişkin iş kazası veya meslek hastalığı bildirimlerinin yapılmaması hali açık bir hizmet kusurudur. Bu yüzden Covid-19 ivedilikle iş kazası ve meslek hastalığı kapsamına alınmalıdır. Pandemi ödeneği adıyla verileceği Sayın Bakan tarafından açıklanan ödemelerin, hakkaniyet ve eşitlik ilkesi gözetilerek tüm sağlık çalışanlarını kapsamalıdır. Bir kısım kuruma ödeme yapılıp diğerlerine verilmemesi ya da hastanelere verilip birinci basamak aile sağlığı merkezlerine verilmemesi kabul edilemez. Biz sağlıkçılar mesleklerimizi seçerken yeterince özveride bulunduk, hala da bulunmaktayız. Pandemi döneminde bile ‘sağlıkta şiddet’i görmezden gelen, etkili bir ‘şiddet yasası’nı çıkarmayan iktidarı da kamuoyuna ve halkımıza şikayet ediyoruz.

Haber Muhabiri: Mehmet USLU