İMO Antalya Şubesi koordinasyonunda 50 inşaat mühendisinin Adıyaman ve Hatay'daki deprem hasar tespit çalışmasına devam ettiğini belirten İMO Başkanı Soner Akdoğan, 'Sorun yasa yapıcılardadır. Birkaç müteahhit ve teknik personeli suçlu ilan edip sorunları da çözemeyiz' dedi
, Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan’da 7.7 ve 7.6 büyüklüğünde yaşanan iki depremlerin ardından durum tespiti yapmak ve alınacak önlemler hakkında bilgi vermek için şube hizmet binasının konferans salonunda basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasında konuşan TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soner Akdoğan, ‘Sorun yasa yapıcı, düzenleyici ve uygulayıcıların zafiyeti’ derdi. Adıyaman ve Hatay illerinde hasar tespit ve bilirkişi faaliyeti görevlerinde bulunan İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi üyeleri ise deprem bölgesinden canlı yayınla toplantıya katılarak bölge hakkında son durumları paylaştı. SORUN YASA YAPICILARDA TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soner Akdoğan, ‘Çok uzağa gitmeye gerek yok. Yakın zamana baktığımızda İzmir, Van, Malatya, Afyon, Elazığ gibi şehirlerde can kayıplarının yaşandığı depremleri yaşadık. Ders almadık. Son yaşadığımız depreme baktığımızda aynı gün içerisinde yaşanan ve peş peşe gelen iki deprem bir felaket olsa da asrın, yüzyılın felaketleri gibi isimler koyarak önemsizleştiremeyiz. Çok sayıda resmi kurum binaları bu depremle adeta yok olmuşlardır. Bu binaları da bizzat yine resmi kurumların kendileri denetlemiştir. Şu anki algıya baktığımızda sanki işini birileri kötü yapıyor ve yıkımlarda bu nedenle olmuş gibi. Şüphesiz ki her sektörde olduğu gibi bu sektörde de işini kötü yapan birileri olmuştur ve olacaktır. Buradaki temel problem yasa yapıcı, düzenleyicilerin ve uygulayıcıların göstermiş oldukları zafiyetlerdir. Asıl konunun bu olduğunu düşünüyoruz. Birkaç müteahhitti ve teknik personeli suçlu ilan edip bu olayın üzerini örtemeyiz ve sorunları da çözemeyiz’ ifadelerine yer verdi. İnşaat mühendislerinin işlerini yaparken karşılaştıkları sorunlara değinen Başkan Akdoğan, ‘Sosyal medyaya baktığımızda inşaat mühendislerinin işlerini doğru yapmadıklarını söyleyen olduklarını görüyorum. Rahat bırakmıyorlar ki doğru yapalım. Özellikle bu konuya değinmek istiyorum. Mühendislerin aldıkları eğitimin verdikleri emekleri göz arda edilmektedir. Bir inşaat yapımı sırasında çoğu yerde mühendislerin değeri ve bilgileri yok sayılıyor. Bunun sonucunu da bu depremde görmüş olduk’ dedi. DERS ALMADIK, HEPİMİZ SUÇLUYUZ! Toplum vicdanında ölmek, ölümlerin en onursuzudur diyen İMO Antalya Şube Yönetim Kurulu Üyesi Ayşenur Kalaycı, ‘Depremle on binlerce can ve miyarlarca liralık maddi kayba neden oldu. Maddi kayıplarının yarattığı ekonomik zorluklar zamanla giderilebilir. Giden canlar geri getirilemez. Aynı zamanda can kayıpların yarattığı psikolojik çöküntünün kalıcı izleri olacağı kesin. Her afetten ders almamız ve olabilecek afetlere hazırlanmamız gerekirken daha çok para kazanma hırsı yeni afetlere zemin hazırlayan bir anlayışın tüm topluma yerleşmesine neden oluyor. Halk istiyor, siyasetçi yapıyor, cezasını tüm toplum ödüyor’ dedi. 17 Ağustos 1999 Marmara depreminden sonra TBMM’de deprem araştırma komisyonunun kurulduğuna dikkat çeken Kalaycı, ‘Komisyonda 38 öneride bulunuldu. O günden bugüne geldiğimizdeyse hükümetlerin neler yapıp neleri yapmadığı ortadadır. Oy ve kar kaygısıyla neler yaptık! Bilimi paraya alet ettik! Liyakati unuttuk! Planlama ve şehircilik ilkelerini katlettik. Sorun, sadece eksik veya yetersiz malzeme kullanımına, müteahhitlerin ve yüklenicilerin yetkin olmamasına indirgenemez. Deprem felaketi ve sonucunda ortaya çıkan can kayıpları aslında geçmişten bugüne miras kalmış bir yönetim sorununun sonucudur. Toplumda bilinç, eğitim ve denetim eksikliği varsa netice bu olur. Kaç suçlu var? İmar izni veren, imara açan, yapıyı projelendiren, uygulayan, kontrol eden, denetleyen, taşeronlar, ustalar, işçiler, satıcı, alıcı, malzemeci. Bu zincirin kaç halkası sağlam? Ama bir halka var ki en önemlisi 0! Kanun koyucu ve uygulayıcı halkasındaki en ufak bir zafiyet bütün halkaları etkiliyor. Bugün; kaybedilen binlerce canın, annesiz babasız kalan çocukların, kaybettiğimiz geleceğimizin, yıkılan binaların, sağlık kuruluşlarının, okulların, devlet binalarının hesabını kim verecek?’ ifadelerine yer verdi.
