Şehir Plancıları Odası Antalya Şube Başkanı bugün Serbest Kürsü'de
Uluslararası Dünya Su Günü 1993 yılından beri her yıl 22 Mart’ta tatlı su kaynaklarının önemine dikkat çekmek ve su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimine odaklanılmasını sağlamak amacıyla Birleşmiş Milletler organizasyonluğunda kutlanmaktadır. 2021 yılının teması ‘Suyun Değeri’ olarak belirlenmiştir.
Su doğal ve kıt bir kaynaktır. Ülkemiz su kaynakları açısından kişi başına düşen 1500 m³ kullanılabilir su miktarı ile su kısıtı bulunan ülkeler kategorisinde yer almaktadır. Bu nedenle mevcut su kaynaklarının korunması, alternatif su kaynaklarının geliştirilmesi, ekolojik çevre ile uyumlu teknolojilerin kullanılması ve yaygınlaştırılması, sürdürülebilir su politikalarının oluşturulması ve dolayısıyla sürdürülebilir kalkınmanın bir girdisi olarak ülke gündeminde önemli yer tutmaktadır.
*****
Bilindiği üzere ‘Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği’ ülkemizde su kaynaklarının korunmasında uygulanan en önemli mevzuattır. Bu yönetmelik, su kaynaklarının korunmasına ilişkin esasları, yasakları, atık suların boşaltım ilkelerini ve boşaltım izin esaslarını, atık su altyapı tesisleri ile ilgili esasları ve su kirliliğinin önlenmesi amacıyla yapılan izleme ve denetleme usul ve esaslarını kapsar. İmar Planı yapılırken de bu yönetmeliğe uygun olması koşulları kamu kurumların imar planına esas görüşleri doğrultusunda plan notlarında belirtilir. Burada en önemli sorun su kaynaklarında alınacak koruma ve iyileştirme tedbirleri açısından yetersiz kalınmasıdır.
*****
Ülkemiz genelinde su kaynaklarını tehdit eden önemli unsurlardan biri de iklim değişikliği olarak görülmektedir. Atmosferdeki CO2 ve diğer sera gazı birikimlerinde sanayi devriminden sonra başlayan hızlı artışa paralel olarak, küresel ortalama yüzey sıcaklıklarında da belirgin ısınma eğilimleri gözlenmektedir. Sıcaklıklardaki artışa bağlı olarak, hidrolojik döngünün değişmesi, kara ve deniz buzullarının erimesi, kar ve buz örtüsünün alansal daralması, deniz seviyesinin yükselmesi, şiddetli hava olaylarının frekansının ve şiddetinin artması kuraklık, çölleşme, salgın hastalıkların ve zararlıların artması gibi, dünya ölçeğinde sosyoekonomik sektörleri, ekolojik sistemleri ve insan yaşamını doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyecek önemli sonuçlarının olacağı beklenmektedir. İklim değişikliğinin kilit unsurlarından biri, suyu okyanuslarımızdan atmosfere, karaya, nehirlere ve göllere ve ardından yeniden denizlerimize ve okyanuslarımıza kesintisiz şekilde dağıtan Dünya su döngüsü üzerindeki etkisidir. İklim değişikliği atmosferdeki su buharı seviyelerini arttırmakta ve su bulunabilirliğini daha az öngörülebilir hale getirmektedir. Bu kimi yerlerde daha yoğun yağmur fırtınalarına, kimi yerlerde ise, özellikle yaz ayları sırasında çok şiddetli kuraklıklara sebep olabilmektedir. Günümüzde hava ve okyanus sıcaklıklarının arttığını, kar ve buzulların yaygın bir şekilde eridiğini ve deniz seviyelerinin yükseldiğini gösteren pek çok araştırma bulunmaktadır.
*****
Su kaynaklarını tehdit eden sorunların giderilmesi için gerekli olan Su Yönetiminin etkin bir şekilde oluşturulması gerekmektedir. Su yönetimi, suyun kullanımı ile ilgili süreçlerin doğrudan ve dolaylı olarak birçok aktörünü ve alanını içermektedir. Hiçbir sektör veya kurumun işbirliği içerisinde çalışmadan su kaynaklarının eşit, adil, barışçıl ve sürdürülebilir kullanımını sağlamaya tek başına gücünün yetmeyeceği açıktır. Sürdürülebilir su kullanımı ise, suyun tek bir damlasının bile israf edilmeden çevre ile uyumlu olacak şekilde etkin kullanımının sağlanmasıdır. Bu kapsamda, su tüketim oranlarının azaltılıp, suyun etkin ve yeniden kullanımına ilişkin yenilikçi yöntemlerin belirlenmesi ve sürdürülebilir su yönetimi için su tasarrufu modellerinin geliştirilmesi ve uygulanması gerekmektedir. Örneğin, Ülkemizde yapılan araştırmalar yüzey sulama metodlarının yaygın kullanımı nedeniyle aşırı su tüketildiğini göstermektedir. Suyun tarla içerisinde uygulanmasında toprak, bitki ve iklim koşullarına göre yağmurlama ve damla sulama sistemlerinden yararlanılması su kayıplarını % 30-80 azaltmaktadır. Su kaynaklarının akılcı ve sürdürülebilir kullanımı mekansal ve sektörler arası planlama ve karar verme süreçlerinin eşgüdümü ile sağlanabilmektedir. Su kaynaklarının yönetiminde önemli hususlardan biri; su kaynaklarının korunması, diğeri ise, su kaynaklarının sürdürülebilir bir şekilde kullanılmasıdır.
*****
Kentleşmenin Su kaynakları üzerinde baskısı artmakta su kaynaklarını olumsuz yönde etkilemektedir. Nehir yataklarının yapılaşmaya açılması, nehirlerimizin beton ile kanallara dönüştürülmesi, geçirimli alanların çoğunun şehirleşme çabaları ile geçirimsiz hale getirilmesi sonucunda her yıl yağmurlu dönemlerde can ve mal kayıplarına neden olan taşkınlar yaşanmaktadır. Kentlerin içinden geçen akarsuların kurutularak, üzerleri kapatılarak veya kanallaştırılarak kullanıcılar ile bağlantılarının kesilmesi ve ekolojik bütünlüğün bozulmasına neden olmaktadır. Son yıllarda iklim değişikliğinin etkisi ile artan doğa olayları, kentlerimizde bu tip uygulamaların bir sonucu olarak afete dönüşmektedir. Havza bazında planlamaya da veri oluşturacak taşkın tehlike haritaları ve risk haritalarının hazırlanarak taşkın öncesinde esnasında ve sonrasında yapılacak olan iyileştirme ve müdahalelerin belirlenmesi hayati önem taşımaktadır. Ülkemizde gerek su yasaları gerekse su kaynakları ile ilgilenen kurum ve kuruluşların görevlerini içeren yasalarda bir revizyona ihtiyaç bulunmaktadır.
*****
Su politikalarının bütüncül bir ‘Su Yasası’ ve ilgili mevzuatları ile desteklenmesine ihtiyaç vardır. Mevcut su yasasında bulunmayan, su kaynağının verimli olarak kullanılması için gerekli diğer bir koşul da suyu kullananın bedelini ödemesi politikasının su yasası içerisinde yerini alması gereğidir. Suyun yönetimi ve korunması konusunda tüm paydaşlar arasında iletişiminin geliştirilmesi, sivil toplum kuruluşlarının kapasitelerinin güçlendirilmesi ve kamu bilincinin de artırılması gerekmektedir. Kentimiz için; su kaynaklarımızın doğal, insani, tarımsal, endüstriyel ihtiyaçları sürdürülebilir şekilde karşılamasının devam ettirilebilmesi için kısa, orta ve uzun vadeli stratejik su yönetimi planlarına ihtiyaç bulunmaktadır. Su kaynaklarının envanterinin çıkarılması, yer altı su kaynaklarının kapasitesinin ve su yollarının belirlenmesi için ilgili kurum ve kuruluşların işbirliği içerisinde çalışmalar yapması gerekmektedir. Bölgede su bilgi sisteminin kurulması gerekmektedir. Su kaynaklarına ilişkin tüm bilgileri içeren bir veri tabanı geliştirilmelidir. Su kaynaklarının mevcut ve potansiyel kullanımlarının belirlenmesi gerekmektedir. Kentteki su kaynaklarının korunması, kullanılması ve yönetimi makro ölçekte planlanmalı, uygulanmalı, denetlenmeli ve yönetilmelidir. Su kaynaklarının korunması ile ilgili kararlar mekansal planlama çalışmalarına aktarılmalı ve uygulanmalıdır. Su kaynaklarının yapılaşma ve kirlenmeye karşı korunmasında yerel yönetimlere önemli görevler düşmektedir. Bunun bir politika olarak benimsenmesine ve uygulama programlarının yapımına ihtiyaç vardır. Halkın, kullandığı içme ve kullanma suları hakkında bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle ilgili kamu ve sivil toplum örgütlerinin bu konuda çalışmalarda bulunması gerekmektedir.
Şehir Plancıları Odası Antalya Şube Başkanı Dr. Ebru Manavoğlu