Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Serbest Kürsü'de
30 Ekim 2020, cuma günü İzmir merkezli gerçekleşen 6.6 büyüklüğündeki deprem hepimizi derinden üzmüştür. Depremde 100’ün üzerinde yurttaşımız hayatını kaybederken, çok fazla yurttaşımız da yaralanmıştır. Yaşadığımız bu trajedide tek tesellimiz ise Elif bebek ve Ayda bebek gibi çocuklarımızın göçük altından çıkarılmasıdır. İzmir’de yaşanan deprem bir Türkiye gerçeğini daha ortaya koymuştur. Artık ‘gerekli tedbirleri alacağız’ demek yerine ‘deprem öncesinde tüm tedbirleri almak zorunda olduğumuzu’ anlamamız gerekiyor. Bu kapsamda da öncelikle zemin etüdü raporlarının titizlikle kontrol edilmesi gerekmektedir.
*** İzmir depremi bize bir çok şeyin önemli olduğunu göstermiştir. Göreceli olarak sağlam binaların bulunduğu yerde binalar yıkılmadı ama tsunami gerçekleşti. Bu da bizlere yanlış yer seçimi yapıldığını göstermiştir. Depremin meydana geldiği yerlerde yapılar yıkılmazken yaklaşık 70 km uzağındaki yerlerde binalar yıkılıyor, bunun sebebi buradaki ivme değerleridir. Titreşim dalgaları çok düşük olmasına rağmen binalar göçüyor, bunun sebebi yine yanlış yer seçimidir. Bölgede bazı binaların göçtüğünü bazılarının ise yana yattığını ya da iş makinaları tarafından tutulduğunu görüyoruz, bunun da sebebi sıvılaşmadır. ANTALYA DA İZMİR’DEN ÇOK FARKLI DEĞİLDİR Kemer, Kumluca, Demre gibi yerlerde yanlış imar uygulamaları yapılırsa, İzmir’den çok daha vahim bir tablo ile karşı karşıya kalabiliriz. Ovaların değil, dağların imara açılmasından tarafım. Antalya’da idareciler riskleri dikkate almazsa Finike, Manavgat, Kemer gibi alanlar imara açılırsa ya da denetimler yapılmazsa çok daha kötüsünü buralarda da yaşayabiliriz. Finike, Kemer ve Kumluca gibi ilçelerde zeminler çok kötü. Bu bölgeler maalesef ciddi bir deprem tehdidi altındadır fakat binalarımız hala taş devrindeymişiz gibi yapılıyor. Yapı-Denetim firmalarını denetleyen kurumların da bu konuya dikkat etmesi gerekiyor.
*** Depremler hayatın olağan akışıdır. Hatta depremler yaşam için, insanlık için, doğa için olmazsa olmazlar arasında yer almaktadır. Yerküremiz her an hareket ediyor. Yer altındaki kayalar yüzeye çıkıyor, çatlaklar oluşuyor. Bu sistemler sayesinde sıcaklık yükseliyor ve insanların konforlu şekilde girebildiği sıcak su (jeotermal) kaynakları meydana geliyor. İnsanlara konforlu yaşam sunuyor. Yer altındaki madenler, bu kırılmalar ile yükselerek insanlara ulaşabilir hale geliyor. Dağlar ve ovalar oluşuyor. O yüzden depremler olmazsa olmazdır. Bizim bu konuda yapmamız gereken şey insanlık adına bu depremlere önlemler alarak ayak uydurmaktır. JEOLOJİ ZATEN BUNUN İÇİN VARDIR Bizler yerkürenin nasıl hareket edeceği konusunda bilgilere sahibiz. Öngörülerimiz var ve bu öngörüler gerçekleşmeye devam ediyor. İşte bu yüzden idarecilerin samimiyetle ve ön yargılı olmadan yer bilimcilerini dinlemeleri gerekmektedir. Bölgelere özel bilim kurulu oluşturulmalı ve bu kurulda yer bilimcilerin, şehir planlamacıların ve mimarların olması gerekmektedir.
*** Antalya ile ilgili de şunları paylaşabiliriz; Antalya dünyanın göz bebeğidir. Çevremizde aktif bir fay hattımız yok fakat sismik boşluk dediğimiz kırılmamış ve ne zaman kırılacağı belli olmayan faylarımız var. Aksu-Isparta, Kemer-Korkuteli, Kemer-Döşemealtı, Fethiye-Burdur fay zonumuz var. Örneğin Fethiye-Burdur fay zonu, Kemer-Döşemealtı fay sistemi Antalya’yı net bir şekilde etkileyecek niteliktedir. İşte bu yüzden artık deprem ile yaşamayı öğrenmeliyiz. Gerekli tedbirleri aldığımız müddetçe deprem öldürmez ama çürük bina öldürür. Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Bayram Ali ÇELTİK