Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
Uygulamamızı İndir

Kişisel hijyenle sağlıklı hayatlar

Varsayılan Resim

TÜSAD Tüberküloz Çalışma Grubu Yürütme Kurulu adına Doç. Dr. Dursun Tatar, 'Koronavirüs salgını nedeniyle vurgulanan tedbirlere benzer kişisel hijyen tedbirlerini uygulamak, tüberküloz hastalığı bulaşınıda önleme konusunda ciddi bir sorumluluk' açıklamasını yaptı.
TÜRKİYE Solunum Araştırmaları Derneği (T Ü SAD), tüm dünyayı etkisi altına alan Korona virüs gibi solunum yoluyla bulaşan ve ö nemli bir halk sağlığı sorunu olma vasfını sürdürenhastalığa dikkat ç ekti. Tatar, tedavinin ö nemine dikkat ç ekerek şu bilgileri paylaştı: ‘Tüberkülozun en erken ve en sık belirtisi 2-3 haftadan uzun sü ren ö ksürü k, ate ş, gece terlemesi, iştahsızlık, kilo kaybı, yorgunluk, halsizlik, balgam çıkarma, kan tükürme, nefes darlığı, göğüs ve sırt ağrısıdır. İki-üç hafta veya daha uzun süreli ö ksürük şikayeti olan herkes en yakın sağlık kuruluş una ba şvurmalıdır.’

HER YIL 1.2 M İ LYON K İŞİ ÖL Ü YOR

T an ısı konulmamış tüberküloz hastalarını n en ö nemli bulaş kaynağı olduğunu belirterek, ‘Bu nedenle tüberküloz hastalığından korunmada en etkili yol bulaştırıcı olgulara hızla tanı konulup uygun tedavinin başlanmasıdır’ dedi. Tatar, tüberküloz hastalığı ile ilgili şu verileri paylaştı: ‘Ülkemizde Tüberküloz Daire Başkanlığı tarafından paylaşılan son verilere g ö re; 2017 yılında tüberküloz tanısı alan hasta sayısı 12 bin 46. Son 10 yılda hastalık sıklığında yıllık ortalama yüzde 5 oranında azalma g ö rülüyor. 2005 yılında tüberkülozlu hasta sıklığı 100 bin kişide 29.4 iken, 14.6’ya düşmüş durumda. Ancak dünya genelinde her yıl yaklaşık 10 milyon kişiye tüberküloz tanısı (5.8 milyon erkek, 3.2 milyon kadın ve 1 milyon ç ocuk) konuluyor ve 1.2 milyon kişi de bu hastalık nedeniyle ö lüyor. Yaklaşık 1.7 milyon kiş i de tüberküloz basili ile enfekte olup hastalık gelişme riski taşıyor.’

Tatar, verem hastalığı gelişiminde riskli gruplarla ilgili şöyle dedi: ‘5 yaş altındaki ç ocuklar, yaşlılar, HIV enfeksiyonu olan kişiler, bağışıklığı baskılayan tedavi alan kişiler, silikoz, diabetesmellitus, kronik b ö brekyetmezliğ i, l ö semi, lenfoma, ba ş, boyun ve akciğer kanseri olanlar, ideal vücut ağırlığının yüzde 90’ından daha az kiloda olanlar, sigara i ç enler, ilaç bağımlılığı olanlar ve alkol kullananlar riskli grup i ç erisine giriyorlar.’

YÜZDE 5 AZALSA DA HALEN TEHLİKELİ

Ö ksürme ve hapşırma ile ortama yayılan mikrobun solunum yolu ile alınması sonucu olduk ç a kolay bir şekilde bulaşabildiğinden tüberkülozun her d ö nemde ö nemli bir sağlık sorunu olduğuna dikkat ç ekti.’ Koronavirus salgını nedeniyle zor günler yaşadığımız bu günlerde, benzer hijyen tedbirleri ile kendimizi, sevdiklerimizi ve çevremizi bulaşıcı hastalıklardan koruyabiliriz. Bu tedbirleri uygulamak tüberküloz hastalığı bulaşını da önleme konusunda ciddi bir sorumluluktur’ diyen Tatar, sözlerine şöyle devam etti: ‘ T überkülozlu hastanın etkili bir şekilde tedavi edilmesi hem hasta hem de toplum i ç in hayati ö nem taşıyor. Hem resmi sağlık kurumlarının hem de sivil toplum kuruluşlarının verdiği tüberküloz mücadelesi halkımızın da bilin ç lenmesiyle etkili sonu ç lar verdi. Son 10 yıldır yeni vaka sayısında her yı l y üzde 5’lik bir azalma yaşanıyor. Yine son yıllarda tüberküloz hastası ile temas eden kişilerin muayene edilmesi ve gereken kişilere koruyucu tedavi verilmesi daha etkin bir şekilde yapılıyor. Bu durum mücadelenin gücünü daha da artırıyor. Ü lkemizde tüberküloz kontrolünün geldiği nokta yüz güldürücü olmakla birlikte son yıllarda karşılaştığımız göçmen sorunu nedeniyle daha dikkatli olunması gerekiyor.’

K ARARLI POLİTİ KALARA DEVAM ED İ LMEL İ

Dünya Sağlık Örgütü tarafından’Tüberkülozu Sonlandırma Stratejisi’ yürütüldüğünü hatırlatan Tatar şu değerlendirmeyi yaptı: ‘Ülkemizde de tüberküloz kontrolünde ‘Bin Yıl Kalkınma Hedefleri’ ve ‘TüberkülozuDurdurmaStratejisiHedefleri’neulaşılmış durumda. Bunun yanı sıra dünyada tüberkülozeliminasyonu konusunda belirlenmiş hedef olan; 2050 yılına kadar küresel tüberkülozinsidansınınmilyonda1’in altına düşürülmesi yönünde çalışmalar hızkesmeden sürdürülüyor. Türkiye genelinde tüberküloz hastalığı görülme sıklığı azalmasına karşın, dünya genelinde enfeksiyon nedenli ölümlerin en fazla görüldüğü hastalıklardan biri olmaya devam ediyor. Bu nedenle ülkemizde tüberküloz konusunda uygulanan kararlı politika sürdürülmeli, bu hastalığa karşısosyal ve toplumsal desteğe devam edilmeli.’

TÜBERKÜLOZDAN KORUNMA YOLLARI Tüberküloz hastalığından korunmada en etkili yol, erken teşhis ve başarılı tedavidir. Sabun ve su ile en az 20 saniye olmak üzere e ller s ık sık yıkanmalı. Asla sigara i ç memeli, i ç irilmemeli ve sigara i ç enin yanında durulmamalı. Bulunulan ortam sık ç a havalandırılmalı. Dengeli ve düzenli beslenilmeli. Verem hastaları ila ç larını zamanında, düzenli ve yeterli süre kullanmalı. Hastanın bulunduğu odanın güneş g ö rmesi de ortamdaki tüberküloz basillerini ö ldürüyor. En azından bulaşıcılık kalkana kadar hastalar ayrı bir odada kalmalı. Öksürme ve hapşı rma s ırasında ağız mendille kapatılmalı. Verem tedavisinde kullanılan ila ç lar olduk ç a etkili. Tedavisi başlanan hastaların bulaştırıcılıklarının 2-3 haftalık bir sürede sona ermesi sağlanıyor. Di ğer bir korunma y ö ntemi de BCG a şısı uygulamasıdır. Bu aşı, gelişecek hastalığı önlemekten ç ok, tüberkülozun ağır ve ö lümcül (miliyer-kan yoluyla yayılan, menenjit gibi) formlarının oluşmasına karşı korunma sağlıyor. Ü lkemizde BCG aşısı hayat boyu sadece bir kez, doğumdan sonra ikinci ayını bitiren bebeklere yapılıyor. Tüberkülozdan korunma, koruyucu ilaç tedavisini de i ç eriyor. Koruyucu tedavi mikrop çıkaran tüberküloz hastası ile aynı evde yaşayanlara, tüberküloz basili ile enfekte olanlara ve bağışıklık sistemi baskılanmış kişilere tüberküloz hastası olmamaları i ç in uygulanıyor. Koruyucu tedavi ç alışmaları ülkemizde ücretsiz olarak Verem Savaşı Dispanserleri tarafından yürütülüyor. Koruyucu tedavide genellikle izoniyazid kullanılıyor ve tedavi süresi en az 6 ay sürüyor. İzoniyazid kullanamayan hastalarda koruyucu tedavi rifampisin ile 4 ay süreyle yapılıyor. Verem mikrobu, güneş g ö rmeyen ortamlarda havada uzun süre canlı kalabilir. Güneşten gelen ultraviyole ışınları verem mikrobunu kısa sü rede ö ldürür. Bu nedenle hastalar ve hasta temaslıları bulundukları ortamları sık sık havalandırmalı ve güneş alan odaları kullanmalıdır.

Haber Muhabiri: Mehmet USLU