Kaleiçi Rotary Kulübü Dönem Başkanı bugün Serbest Kürsü'de
İlkokuldan bu yana bizlere öğretilen, ülkemizin bir tarım ülkesi olduğu ve kendi kendine yeten 7 ülkeden birisi olduğumuz bilgisiydi. Bizler bu bilgiyle büyüdük. Daha düne kadar da (belki şimdi de) bu bilgi hafızalarımızda yer almaktaydı. Gel gelelim, durumlar pek de sandığımız gibi olmayabilir. Bir yandan değişen iklim koşulları, diğer yandan küreselleşme, nüfus artışı, refah artışına bağlı olarak değişen beslenme ve tüketim taleplerimiz, azalan doğal kaynaklar… şu anda hemen aklıma gelenler. Su, toprak ve güneş (ışık), bizlere üniversite yıllarında Ziraat Fakültesi’nde okurken hocalarımızın öğrettiği temel tarımsal kaynaklar. Ve bu kaynakların artmadığı gerçeği. Gerçekten dikkatle incelediğimizde bu kaynakların artması bir tarafa, gitgide azalan bir eğilim sergilemekte. Hem sularımız hem de topraklarımız nüfus artışına, kentleşmeye ve çevre kirlenmesine bağlı olarak her geçen yıl azalmakta. Peki tarımsal üretimde bu sıkıntılar varken biz ülke olarak neler yapıyoruz? Ne durumdayız? İsterseniz geçtiğimiz yılın bazı gerçekleşmelerine göz atalım. – 2020 yılında tarımsal büyümemiz yüzde 4,9 olarak gerçekleşti. – Fiyatı en çok artan kalemler tarım ürünleri oldu. – İthalata devam edilirken limon, patates, soğan gibi ürünlere ihracat yasağı getirildi. – Çay, fındık hasadında sıkıntılar yaşanırken ülke olarak çay ithal etmeye başladık. – İklim değişikliği nedeniyle zeytin üretimimiz yüzde 20 azaldı. – Ayçiçeği ham yağ fiyatı arttı. (800 usd/ton iken 1200 usd/ton oldu) – Sudan ve Nijerya’da 1 milyon ha arazide tarımsal üretim anlaşması yapıldı. Bu tespitlere başkalarını da eklemek tabii ki mümkün ama bu kadarı bile zihninizde bir çerçeve oluşturmuştur. Ülkemiz için önemli olan tarımsal ürünleri ana başlıklarda şu şekilde inceleyebiliriz; – Buğday-Tahıl – Yağlı tohumlar – Bakliyat – Hayvancılık – Balıkçılık – Yaş Meyve-Sebze Bu ürünlerdeki durumuzu bazı kısa bilgilerle özetlemeye çalışalım. BUĞDAY Toplam Üretim: 19 milyon ton Toplam talep: 29 milyon ton Toplam ithalat: 10 milyon ton. Bu rakamlar yuvarlatılmış olarak belirtilmiştir. İthalat yaptığımız miktar genel olarak dünyada önde gelen makarna ve un üreticisi olmamız nedeniyle un ve makarna ihracatımız için kullanılmaktadır. Ancak burada sorulması gereken soru, ithal ettiğimiz bu miktarı üretebilme imkanımız olduğu halde neden ülkemizde üretmiyoruz? 10 yıl önce bizimle aynı durumda olan başka ülkeler (Rusya gibi) üretimlerini artırırken bizim aynı seviyede kalmamız çok düşündürücü ve endişe verici. YAĞLI TOHUMLAR Yağlı tohumlarda da durumumuz pek iç açıcı değil; (mT=Milyon ton) AYÇİÇEĞİ -Üretimimiz 2,1 mT -İthalatımız 2,7 mT -İhracatımız 1,6 mT SOYA -Üretimimiz 0,14 mT -İthalatımız 2,9 mT MISIR -Üretimimiz 6 mT -İthalatımız 3,5 mT Tüm bu ithalatlara ödediğimiz yıllık döviz miktarı 5,5 milyar USD’nin üzerindedir. BAKLİYAT (kT=Bin Ton) -Kuru fasulye -Üretim 220 kT -İthalat 130 kT PİRİNÇ -Üretim 560 kT -İthalat 400 kT -Mercimek -Üretim 300 kT -İthalat 100 kT BADEM, CEVİZ, SUSAM, NOHUT VB HAYVANCILIK VE BALIKÇILIK Hayvancılıkta en büyük sorunlardan başında yem fiyatları gelmektedir. Sadece 2020 yılındaki yem fiyatlarındaki artış yüzde 60 seviyesinde olmuştur. Ancak et ve süt fiyatı aynı oranda artmamıştır. Bugün itibarıyla hayvancılık yapan üreticilerin zarar ettiği bir gerçektir. Et üretiminde maliyet 39-40 TL/kg iken satış fiyatı (karkas et) 33-35 TL/kg dır. Aynı şekilde süt fiyatındaki artış sadece yüzde 23 seviyesindedir. Bu nedenle üreticiler süt veren hayvanlarını kesime göndermekte ve et ihtiyacı büyük oranda bu şekilde sağlanmaktadır. Balıkçılık ise yine tüm yemlerin ithal olması nedeniyle yeterince kar edememekte bu da balık fiyatlarına yansımaktadır. Avlanma yoluyla olan balık ise tüketimin ancak belli bir kısmını temsil etmekte ve denizlerimizde kontrolsüz avlanma nedeniyle balık popülasyonu gitgide azalmaktadır. Bu nedenle geçtiğimiz günlerde ve yıllarda hamsi ve lüfer avlanma yasakları uygulanmıştır. Avrupa’da kişi başı balık tüketimi ortalama 26 kg iken ülkemizde sadece 7 kg dır. Bu rakam Karadeniz ve büyük kentlerde biraz yukarıda olabilirken ortalamalar çok düşüktür. YAŞ MEYVE-SEBZE Ülkemizde üretim fazlası olan ve kendi kendimize yettiğimiz tek tarımsal ürün grubudur. Ancak bu ürün grubunda da kontrolsüzlük, piyasa düzenlemesinin sağlıklı olmaması, üreticiden tüketiciye kadar olan zincirin çok uzun olması gibi nedenlerle üreticiden daha fazla aracılar kazanmaktadır. Ayrıca bu zincirin uzun olması beraberinde yüzde 25’e varan ürün kaybını da beraberinde getirmektedir. Dünya üretiminde iddialı olduğumuz fındıkta ise üretimimiz artırırken elde ettiğimiz gelir düşmektedir. SONUÇ Nüfusumuzun arttığı, tüketim alışkanlıklarının değiştiği, kaynaklarımızın azaldığı bir ortamda tarım konusunda ne yazık ki durum pek iç açıcı değildir. İhtiyacımız ciddi bir oranda ithalat yoluyla karşılanmakta ve tarımda çalışan nüfus yaşamını devam ettiremeyecek geliri kazanamadığı için üretimden çıkmaktadır. Bir zaman sonra ithalatı da yapamayacak gelirimiz olmazsa ciddi açlık sorunları ile karşılaşmamız kaçınılmaz olacaktır. Çünkü ülkeler, buğday, mısır, soya, pamuk, et gibi üretimlerini kendilerinin ihtiyaçlarına dönük planlamalar içindedirler. Acil olarak tarım konusunda ciddi önlemler alınması zorunludur. Kaleiçi Rotary Kulübü Dönem Başkanı Argun Şahin
